İbrahim Genç

İbrahim Genç

Ceylan'lar ölmesin, Serap'lar da!

Ceylan'lar ölmesin, Serap'lar da!

Ülke olarak son zamanlarda yüceltilmeye çalışılan “barış” sözcüğü birkaç gündür ağır darbeler alıyor. Bunun sonucunda da ister istemez “barış” sözcüğü büzülüyor, ürküyor ve kuytulara çekiliyor. Bu sözcüğün karşıtı olan “savaş” sözcüğünü telafuz bile etmek istemiyorum. Ama günlerdir birçok şehirden “şiddet” görüntülerini izliyoruz.

Sanırım öncelikle “barış”ı konuşmak yerine “savaş” ve “şiddet” sözcüklerinin yayılmasını engellemeliyiz. Bu mümkün! Çünkü “vicdan”, bizi buna çağırıyor.

Bütün ülkelerin sosyo-politik dönüşümleri sancılı olmuştur. Bu gün çok gelişmiş ülkelerin geçmişte büyük toplumsal travmalar, olaylar yaşadıklarını biliyoruz. Ülkemizde de bir dönüşümün işaretleri var. Bu sebeple her ne olursa olsun “barış” ülkemizin bütün toprağında yeşerecektir.

Ama birileri yeterince acı çekmediğimizi mi düşünüyor acaba?

Yıllardır nice güzellikleri ölümlere veriyoruz. Yıllardır çocuklar, kadınlar ve gencecik insanlar ölüyor. Her kesimden! Bu acıyı doğrudan tatmasak bile ölümün soğukluğu yayılıyor yüreğimize.

Hem nasıl yayılmasın?

Serap daha 16 yaşında ölümü tadarken, Ceylan’ın bedeni daha 14 yaşında parçalanırken ve Uğur’un bedeni 12 yaşında delik deşik edilirken hangi vicdan bundan etkilenmez?

Biliyoruz ve inanıyoruz ki bu çocukları bulan ölüm, her nereden gelmişse ve de gelecekse alçakçadır, insanî duygulardan yoksunluktur.

İnsanların içinde bulunduğu bir İETT otobüsüne molotof  atmanın mantığı olabilir mi? Amaç insanları mı yakmak? Sanmıyorum. Ama bu yüzden 16 yaşındaki Serap Eser ölüyorsa, bunun açıklanacak bir tarafı olamaz.

Gencecik bir kız çocuğunun, geleceğe dair umutlarıyla birlikte toprağa düşmesinin ağırlığını hissedebiliyor muyuz acaba?

Çok iyi biliyorum ki 14 yaşındaki Ceylan’ın bedeni parçalandığında ve 12 yaşındaki Uğur’un bedeni delik deşik edildiğinde ölümün acı ağırlığını hissedenler, Serap için de bu acıyı yaşıyorlardır.

Ve hayatının baharında solan bir üniversiteli genç. Daha 23 yaşındaydı Aydın Erdem. Elbette onun da hayalleri vardı. Şimdi bir kurşun geliyor ve onu yüreğinden buluyor. Devletimiz Aydın’ı bulan bu kurşunun nereden ve nasıl geldiğini niçin açıklamıyor? Kolay mı gencecik bedenleri ölümlere teslim etmek.

İster suçlu olsun, taş atmış olsun. Bu gencecik yaşamların ölümü kabul edilemez. Birçok ülkede toplumsal hareketlilikler oluyor, olabilir de. Ama orada çocuklar ölmüyor. En son Yunanistan’da polis kurşunuyla 16 yaşındaki bir genç öldüğünde, hükümet istifa etmenin eşiğine gelmişti. Bugünlerde de Yunanistan’da polisle çatışmalar oluyor bunun için ama orada çocuklar ölmüyor.

AKP VE DTP NE YAPMALI?

Sonuç olarak her ölüm erken ölümdür ve söz konusu olan çocukların ve gençlerin ölmesi olunca söz biter, yürek kanar. Hiçbir ideoloji, iktidar, ülke ve diğer kutsallar; çocukların yaşamasından daha önemli olamaz. Bu sebeple de tüm Türkiye olarak karşılıklı empati kurmalıyız. Çünkü her şeyden önce Batı ile Doğu arasındaki algı farklılığını kapatmalıyız. Bu da insanların birbirilerinin kutsallarına ve ölümlere duyarlılıkla mümkündür. Yoksa aynı evin içindeki kardeşlerin birbirini suçlamalarındaki anlamsızlıktan öteye gidemeyiz.

Bunun için de AKP ve DTP, toplumun her kesiminin hassasiyetlerine yönelik politikalar geliştirmeli. Bunu yapmak yerine, toplumsal dinamikleri körükleyip iktidar kapma yarışı başlarsa işte o zaman kaybeden Türkiye olur. AKP, açılım yapacaksa adam akıllı bir açılım yapmalıdır. Kürtler için çok önemli olan bazı hassasiyetler gözetilmelidir. Yoksa Kürtleri birbirinden uzaklaştırma ve koparma amacı taşımamalıdır bu açılım. Çünkü bu açılım sürecinde AKP’nin tutarsızlıkları ve sebep olduğu belirsizlik, toplumsal hareketlenmelere neden oluyor.

Bu süreçte DTP de üzerine düşeni yapmalı. Bunu yaparken o da her kesimin hassasiyetlerini gözetmeli. Emine Ayna’nın ağzından açılımı bitirmemeli. Daha önceki yazılarımda da savunduğum gibi Kürtler strateji geliştirmeli ve açılıma karşı çıkanların elini güçlendirmemeye dikkat etmeli. Bu bağlamda son günlerde sokaklarda meydana gelen olaylar için DTP’nin sağduyuya davetini duymak istiyor Türkiye. Zaten Kürtler adına mecliste olan DTP, var olan bir hukuksuzluğa karşı direnç gösteremiyor mu diplomatik yollarla? Bu sebeple halk bir insiyatif mi aldı? Bunları bilemiyoruz ama gün herkesin sağduyulu davranması günüdür. Bu anlamda DTP’nin ağzından çıkacak her sözcük çok önemlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
İbrahim Genç Arşivi