İbrahim Genç

İbrahim Genç

Çanakkale şehitlerini düşününce

Çanakkale şehitlerini düşününce

Ülkemizde insanların bir araya gelip güzel şeylerden konuşması gerekiyor. Yüreklerdeki sevginin üzerini örten öfkeyi dağıtacak şeyler… Ortak yaşamlar, ölümsüz birliktelikler…

Ülkemizdeki farklı halkların birbirilerini tanıması gerekiyor. Farklı dostluklar kurularak farklı yaşamların paylaşılması… Farklı yüreklerdeki farklı acıların ortaklaştırılması… Bütün insani bakışların her dilde anlaşılması…

Yani tüm halklar, birbirileriyle konuşmalı. Paylaşmalı geçmişteki güzel günleri… Ölüme birlikte yürekleri siper yapmaları… Düşmana inat “Biz biriz!” demeleri…

İşte tam da bugün, 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü… Düşünerek atalarımızın kahramanlıklarını ve şehadetlerini, halkların kardeşliğine vesile olsun diye anmalıyız hepsini.

Onlar ki Kürt’tüler, Türk’tüler, Laz’dılar, Çerkez’diler… Bilemem bilemem, belki daha nice farklı halktılar. Düşman bir, toprak bir, gaye bir… Kim onları bu gayeden döndürebilir? Kimse döndüremezdi elbette. Görüyoruz ya “Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, / Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!”

VE BUGÜN…

Bu satırların içindeki birlikteliğe çağrıyı görmeyecek kadar kör olanlar, yine hamasi nutuk atacak ve inadına kutuplaşmayı isteyecekler. Önceleri Kürtlere “kardeşlik” ülküsüyle yaklaşıp “Etle kemik gibiyiz, Çanakkale’de birlikte savaştık” diyenler, Kürtlerin asimilasyonunun gerçekleşmediğini gördüklerinde bu sefer “Çanakkale’de Kürtler savaşmadı” diye nutuk atarak Kürt düşmanı ırkçı bir nesil yaratmak gayreti göstereceklerdir. Asıl onlar ülkemizi bölmek isteyenlerdir. İşte emekli bir tümgeneralin geçen aylarda sarf ettiği sözler ve yapmaya çalıştıkları da bunun içindir.

Bazı ırkçıların da bu propagandaya neden böyle sazan gibi atladıklarını Mustafa Akyol Star’daki (21.09.2009) yazısında “Her ırkçı gibi Türk ırkçıları gibi ‘öteki’nden nefret etmek için yalanlara ihtiyaç duyuyor. Bunları da seve seve servis eden adamlar geziyor ortada.” sözleriyle dile getirdikten sonra bu konuda bazı bilimsel verileri de verir ve “Söz konusu propaganda, bir yalandan ibarettir. Kürtler, hem Birinci Dünya Savaşı’nda hem de Milli Mücadele’de Türklerle birlikte omuz omuza, kahramanca savaşmıştır.” der.

Zaten Kürtler Doğu ve Güneydoğu cephelerinde savaşıyorlardı. Yakın oldukları cephelerde çarpışıyorlardı. Ki Doğu’daki ordunun ekseriyetinin Kürtlerden oluştuğunu okuyoruz. Çanakkale’de şehit olanlar, tabi ki bölgeye sevki yakın olan yerlerden savaşmaya gitmişti. Buna rağmen Doğu ve Güneydoğu’dan Kürtler kalkıp Çanakkale’ye gitmişlerdir. Bunun yanında Orta Anadolu’daki Kürt nüfusunun da Çanakkale’ye gitmesi söz konusu.

Ben burada tarihi bilgi vermeyi gerekli görmüyorum aslında. Çünkü iyi niyetli ve Allah korkusu olan ve de tarihi-coğrafi bilgisi olan herkes bilir ki Çanakkale, bu topraklarda yaşayan halkların harcıdır. Orada savaşanlar, bir halkın dilinin ve kültürünün inkar ve imha edileceği bir ülke için savaşmadılar. Onlar ki İslam’ın şanlı neferleriydiler. Osmanlıydılar. Son namaza birlikte durdular, güneş batarken Çanakkale tepelerinde. Namus için, toprak için can verdiler ve can aldılar. 

PEKİ ŞİMDİ?…

Bugün içimizdeki öfkenin yüzüne tükürüp ruhumuzu bu anlamlı günün maneviyatıyla yıkamalıyız. Bugün, Çanakkale’de Anadolu halklarının birlikte siper alışlarını düşünmeliyiz. Kin ve nefret rüzgarı sarsarken bedenimizi, doğduğumuz o ilk gün gibi derin derin nefes alarak sevmeyi düşünmediğimiz birini sevmeye çalışmalıyız. Ki böylece yüreğimizi ve ruhumuzu öyle paklandırmalıyız ki insanlığımızdan kimsenin bir şüphesi olmasın.

Ve sonra… Bütün bir yaratılıştaki gayeyi keşfedip büyük gücün ışığında aydınlık yarınlar için çalışmalıyız. Kimsenin kimseyi sömürmediği, bütün dillerin ve renklerin en batıdan en doğuya gökkuşağı gibi açtığı bir ülke ülküsünde buluşmalıyız.

Geçmişin ortak acıları hatırına bugün güzellikler düşünelim. En azından bugün anlamsız tartışmalardan, kısırdöngüye dönen atışmalardan vazgeçelim ve Çanakkale şehitlerini saygıyla, sevgiyle yüreğimizden dökülecek birlik ve beraberlik mesajlarıyla analım.

Ruhunuz şâd olsun ey ecdâd!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
İbrahim Genç Arşivi