Mustafa Acar

Mustafa Acar

Bugün 60 Yaşındayım

Bugün 60 Yaşındayım

Galiba eninde sonunda, nihayet altmış yaşındayım... Akşam, o güzel serin havada insanların ırmak kıyısında yiyecek içecekleriyle kalabalıklar halinde , öbek öbek toplanmaları aklıma geliyor... Dokuz saat evvel... Havai fişeklerin henüz 2012 mefta olmadan rengarenk parıltıları ile kulağımdan ziyade benliğimde infilaklar yaratan gürültüsünden kaçan bir köpek dikkatimi çekiyor...

Eve geliyorum, bir müddet sonra 2013 yılına devrediliyoruz ; içim, özellikle son yıllarda daha da depreşen haliyle buruk...

Ben hayatımda hiç, henüz ben olarak ne bir bayram, ne de bir yılbaşı kutlamış değilim...Bu yaşadığım ülkede bana başka ve hiç istemediğim, isteseydim dahi kabullenilmeyeceğim, isteseydim dahi içine sığmayacağım benlik dayatılmıyor kendi öz vatanımdaki gibi...

Ama yine de içim yaralı...Benim ben olmama hiç izin vermediler...

Haksızlar, dünyanın öbür ucunda da olsam, benim ben olarak hiç bir sevinci yaşayamayacağımı biliyorlar...Bundan keyif de alıyorlar...Daha da kötüsü, onların bunu bildiğini benim bildiğimi de biliyorlar...

Nasıl ve neyi kutlayayım ben...Belki altmış yaşıma gelmemi... Yaşlanmanın neyi kutlanacak, hele kendisi olmasına engel olunulmuşsa... Aklıma bu yaşlarda ölen babam geliyor...

Ilkokul bitiyor, ayrılma zamanı geliyor... Sesi geliyor kulaklarıma;

"oğlum, okulda sana Kürd derlerse, yok de,biz Horasan'dan geldik, hakiki Türküz de”

Babamı dinlerken ilkokulda bazı çocukların davranışını hatırlıyorum;

"Kıro Kürd, kuyruğun nerede, mağara numaran kaç?"

Kuyruğum yok, mağaranın anlamını biliyorum, neden beni mağarayla anıyorlar ?

Bu Kürd kötü , kurtulunması gereken, üst baştan silkelenerek, temizlenerek kurtulunabilinecek kötü bir şey mi ?

Belki de öyledir...

Ilkokulda bu sözleri artık kanıksayarak, normal karşılamaya başlayarak gün geçirmek...Okul önlüğüm, üst başım aslında düzensiz, tertipsiz değil...Okula başlamadan evvel okuma yazma öğrenmemin getirdiği avantajla derslerim iyi...Türkçemse, öğretmene göre de sınıfın en iyisi...

Annemle babam aralarında benim konuştuğum dilden farklı bir şekilde konuşuyorlar, benim ile Türkçe...Annemin zorlandığını, yaşım gectikçe daha net hatırlıyorum...

Kolejde babamın korktuğu pekte başına gelmiyor; ama gelmiş olsaydı da o an asla Horasanlı bir de en hakikisinden Türk beyanında bulunmayacağımı biliyorum...babamın korku içersinde , umutsuzca yalan söylemek zorunda kaldığını bildiğim gibi...

Mağara numarası, kuyruk ve kıro'yu içselleştirmek, ona zorlanmak ne kadar kötü...Dahada kötü olanıysa, öğretmene şikayet edememek... O yaşta dahi, şikayet etsem de aslında öğretmenin onlarla aynı düşündüğünü düşünebilmek ne acı... Belki de öyle değil, ama sanki gizli bir el koordine ediyor bu kültürü...

Üniversiteyi yarım bırakıp, daha sonrada otuz yaşında askere er olarak gitmek... 12 Eylülden iki yıl sonra...Korku içindeyim askeri birlikte...Üçüncü günümde, içtima denilen, askeri birliğin bölük komutanına kendini gösterme merasimi var...

Çavuşlar bir askeri yaka paça getirip bırakıyorlar yüzbaşının önüne...Ortada , hiç bir
meşru çaba ve hakkedilmiş bir gelenekten, insanlıktan kaynağını almayan , vicdansızlıkla harmanlanmış bir sahte gladyatör ile, kendisini savunabilecek tek bir hakka sahip olmayan Kürd... Kalabalık ise biz eratlar, içtima alanı ise arena ve seyrediyoruz...

Yüzbaşı Kürd'e önce küfürler ve yumruklarla açılış yapıyor... Vurdukça kızıyor, küfürler daha sonra gevelemeye, iniltiye dönüşüyor, kızdıkça vuruyor...vurdukça kızıyor...kırdıkça vuruyor... Daha sonra eline cop alıyor, kamyon motoru homurtusuna dönüşen sesinden, küfürleri pek anlaşılmıyor... Kürd'ün bacaklarından başlıyor coplamaya... Kızıyor ve bu defa vücudunun üst kısmını copluyor... Daha sonra da suratını ve kafasını...Kürd bir ara kendisini korumaya çalışır gibi oluyor, yüzbaşı daha da kızıyor...

Kürd artık yerde...

O çocuğu hiç görmüyorum, benden eski tertip olmalı...Zaten kimin umurunda...Bir kaç gün sonra başka bir bölükte ¨ tifo ¨ vakasına rastlanıyor, deniliyor...Zira bir asker tifodan ölmüş , emir o yönde, sorgulamak yok elbette...Bizleri sıraya sokuyorlar...Kollarımıza bir sıvı injekte ediliyor...

Tifo aşıymış...
Tifodan ölen çocuk mu ?
Başka bir bölükten...Kürdmüş...

Alıştırıyorlar...Bir müddet sonra hayatınızı, haksızların her alanda anlayabilene, hissedebilene, görmeyene, idrak edemeyene dayattığı , sadece sizlere özel geliştirilmiş ve ölene kadar sizinle birlikte olacak kurallara göre, onlara uygun düzenlemeyi öğrenmeniz gerektiğini öğrenmek zorunda kalabiliyorsunuz...

Tüm bunların farkındayım... Onlar benim bu tüm olan bitenin farkında olduğumu biliyorlar... Bense acı içersinde haksızların, tüm olan bitenin farkında olduğumu onların da bildiğini biliyorum...

Haksızın işkencesi artık sadece zulüm ve ölümle sınırlı değil...
Belli değil mi ?

Bilmem yanılıyor muyum ama galiba illet haksızlık değil! haksızlar...
Haksızlar var oldukça, haksızlık bir başka kılıkta devam edecek...
Haksızlarla bir arada hakka hukuka uygun yaşama fikri ne kadar tuhaf...
Çünkü kuralları onlar koyarlar...

Kimbilir belki ölmeden evvel, ben de BEN olarak bir bayram, bir yıl başı kutlarım...

NOT: (Bir veba gibi derileri yüzülerek benlikleri yok edilmeye çalışılan, Kürtlüğü okyanus otesine taşınan, dağarda gezdirilen, köylerde yaşatılan, şehirlerde saklanılan tüm hayalet Kürtlerin varoluş mücadelesinin dünden bugüne taşınan sessiz çığlığıdır  bizim geleceğe bir BEN olarak haykırmak istediğimiz…)

Kadr-i hükmün
Bir zırhtır üstüne giydiğin
İçinde kaybolduğun yada üstüne sarındığındır..
Korunduğun yada kaybolduğundur içinde.
Hükmeden mührüne
Suça bulandırır bizi
Günahkar kılan yüzümüzü
Aynalara küstürür…
Can-ı berk i.

(Değerli büyüyümüzün doğum gününü tüm okurlar adına kutluyorum.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mustafa Acar Arşivi