Erkan Çapraz

Erkan Çapraz

Bu aile 'biziz'

Bu aile 'biziz'

Hakkari"de, doğuda yaşamanın önümüze çıkarttığı çok sayıda engel var. Çatışmaların ortasında “normal hayattan” uzak bir hayat tarzını yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.

Çukurca ilçesinde yaşayan Yıldız ailesinin hayat hikâyesi de temelde Kürt sorunun yansımalarının açıkça görülebileceği bir dram. PKK'ye katılan bir kardeş, askerde yediği dayaktan çürüğe ayrılan bir diğeri…

13 nüfuslu bir aile. Kürt sorunundan doğan engellerin yanında ailede 3 kişi (doğal) engelli. Zor şartlarda yaşam mücadelesi veren ailenin tek geliri 1993"te eşini doğum esnasında kaybeden aile reisi Mübarek Yıldız'ın emekli maaşı. Yıldız, o zamanlar doktor bulunmayan ilçede eşini Hakkâri merkeze götürebilecek bir ambulans veya araç bulamamış ve eşinin gözlerinin önünde can verişini çaresiz bir şekilde izlemekle yetinmiş.

Bu aslında ilçede yaşayan bir çok annenin dramı, hastaneye yetiştirilmeden karnındaki canla ölmek…  Anne ölmeden 1 yıl önce (1992 yılında) doğurduğu ilk çocuğu M. Yaşar Yıldız"in da PKK saflarına katılımına şahit olmuş… Ama ne şanslı ki hiçbir çocuğunun ölümüne şahit olmayan bir anne olarak ölmüş… M. Yaşar'ın acı ölüm haberi 2005'te Tunceli Hozat'ta bir operasyon sonrasında gelmiş…

PKK'ye katılan M. Yaşar sorunun bir yüzünün yansımasını verirken, 25 yaşındaki Mustafa Yıldız"ın askerde yediği dayak sonucu %45'lik çürük raporu verilerek evine gönderilmesi diğer yüzünün yansıması. Çürüğe ayrıldıktan sonra evlenen Mustafa, 2 çocuk babası… İlaçlarla sakinleşebiliyor… İlaç alacak parası, çalışacak bir işi yok!

Dayak yiyerek engelli hale getirilen Mustafa, askerde yaşadığı tatsız olayı şöyle anlatıyor: “Birkaç arkadaşım bir komutanla sataştı sonra ben sorumlu tutuldum. Bir onbaşı beni feci bir şekilde darp etti. Vücudumda kırıklar meydana geldi. Sonrasını pek hatırlamıyorum. Askerde tedavi edildim. Bana %45'lik bir çürük raporu verilerek evime gitmem istendi. İlaçlar olmazsa çevreme çok büyük zarar veriyorum. Bundan en çok da eşim ve çocuklarım zarar görüyorlar.”

 

PKK kadrosunda bir kardeş… TSK'da darp edilen bir kardeş… Bütün bunlar yetmiyormuş gibi evin kadınlarının başına gelenler…

Geleneksel doğu toplumun bir yansıması ve modern dünyanın en önemli sorunlarından  “Kadın sorununu” da açıkça görmek mümkün ailede. 29 yaşındaki Asya Yıldız"ın durumu, Asya"nın 7 yıl önce tanık olduğu olay kelimeleri anlamsızlaştırıp yüreklere “intiharı” anlatıyor.

 

Asya, 7 yıl önce nişanlı ablasının bedenini tavana asılmış vaziyette görünce akli dengesini kaybetmiş. 2 katlı evin alt katında yaşayan Asya eve kimseyi almıyor ve her gün ablasının kendisini astığı tavanı sopalarla dövüyor.

Kitaplar dolusu sözcükle anlatılmaya çalışılan “kardeş sevgisini” o bir sopa hareketiyle anlatıveriyor. Biz kardeşimizi vururken, bize kardeşlerimizi vurdururlarken, o akli dengesi yerinde olmayan kız “tavanı dövüyor” izin verdi diye ablasının katline.

Ailenin engelli kadınlarından Safiye ise zaman zaman ruhsal bozukluk yaşıyor. Akli dengesinin tam olarak yerinde olmadığını belirten kardeşleri onun da bazen kontrolden çıktığını belirtiyorlar.

 

“Emekçi Sorununu” da tüm sıkıntıları işsiz haliyle sırtlanan, evli ağabey Ahmet Yıldız"ın hayatında görüyoruz.

Dağda hayatını kaybeden abisinin vefat ettiği yılda doğan oğluna onun ismini veren Ahmet, küçük M. Yaşar Yıldız"ın sara hastası olduğunu öğrenir.

Oğulunu Van"a kadar götürebilen Yıldız 2 yıl önce doktorun verdiği ilaçları kullanmış ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle bir daha kontrollere götürememiş.

Ailesinin durumunu anlatan ağabey Ahmet Yıldız, Çukurca"da çalmadıkları kapı kalmadığını belirterek hayırsever vatandaşlardan yardım beklediklerini söyledi.

Engelli kardeşleri ve oğlunun tedaviye ihtiyaçları olduğunu belirten Yıldız “Çocuğumu 1 yıldır kontrole götüremiyorum. İmkanımız yok. Ne devlet ne de Çukurca halkı bana yardım ediyor. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından aileme verilen para şuana kadar sadece 75 YTL. Evde toplam 13 kişi birlikte yaşıyoruz. 3 kardeşim engelli, oğlum sara hastası. Sadece 1 kardeşim 3 ayda bir engelli maaşı alabiliyor. O da hiçbir şeye yetmiyor. Abimin dağ kadrosunda oluşu nedeniyle yıllarca birçok şeyden mahrum kaldık.” diyor.

Tüm bu engeller arasında bir çıkar yol arayan belki de en küçük olduğu için en çok umudu olan Tarık ise dersaneye gidiyor. Engelleri aşar inşallah…

Çok engelli bir denklemin ortasında çaresiz kalan bir aile….

 

Operasyonlardan bahsedilirken, çözülemeyen ve apaçık ortada duran sorunların en somut kanıtı bir aile…

Kürtlük, Türklük, Kadın, Engelli vatandaş, Emekçi sorunlarını bir bütün olarak içinde barındıran, çözüm uğruna en ufak ümitleri kalmamış bir aile…

Bu sorunlardan herhangi birini benim sorunum diye nitelendiren birinin muhakkak ki yardım etmesi gereken bir aile…

Toplumda var ettiğimiz sorunların, Kürt sorununun, kadın sorunun, engelli vadantaş sorununun cefasını çeken bu aileye herkes elinden geldiğince yardım etmeli…

 

Bu aile biziz… Bizim bir yansımamız… Toplumsal sorunlarımızın kurbanı onlar… Biz bize destek olmalıyız… Biz bu ailenin yanında olmalıyız… Yaşatmak ve gülümsetmek gülümsemek için…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Erkan Çapraz Arşivi