Sarı çiçeğe soru sorarak doğru yolu bulmaya çalışan kaç toplum var bilmiyorum ama sarı çiçeğin çektiği olası soyut ıstırapları tahmin edebiliyorum. Bu çiçeğin laneti var. Sarı çiçekçi abi-ablalar bitmiyor da bitmiyor. Daha önce “Rabbim Cleveland dedi” diyerek tedavi için çok sevdiği, canını gözünü kırpmadan veririm dediği, her şeyini hekimlerine teslim ettiği, ülkesinin doktor ve hizmetlerinin her şeyden/kesten üstün olduğunun dillendirildiği bir dönemde ABD’yi tercih eden bakandan sonra ne değişti ki? Ne değişecek; daha doğrusu niye değişecek ki her şeyin müthiş derecede kötüye gittiği bir yerde.

Şans bu ya! Değişim olmuş. Biri gitmiş işte… 

Rize İyidere Belediye Başkanı Ahmet Mete gitmiş… Yüreğinin götürdüğü yalakalık diyarına değil, iddiasına göre öbür tarafa. Olayın gelişim seyrini haber sitelerinden aynen aktarıyorum… 
Geçtiğimiz aylarda beyin kanaması geçiren ve 20 gün yoğun bakımda kalan İyidere’nin AKP’li Belediye Başkanı Ahmet Mete tuhaf açıklamalarda bulundu. İyidere’de Mahalle ve köy muhtarlarına iftar yemeği veren Ahmet Mete “20 gün yoğun bakımda yattım, aşağıdaki dünyaya gittim, tekrar geri geldim, bu sürede binlerce insan beni ziyarete geldi, hastanede ne kadar çok sevenim olduğunu görünce gitmekten vazgeçtim. Aşağıda baba ve dedelerinizi gördüm, onlardan size selam getirdim. Baba ve dedeleriniz çok çalışmanızı istedi, 10 Ağustos’ta Başbakan Erdoğan’a oy vermenizi istedi.” dedi.

Yani bu sefer “Rabbim Tayyip diyor” demeye getiriyor. Erê lo! Zaten halifelerin şuan Ortadoğu’da cirit attığı bir dönemde kendisini Allah’ın vekili olarak gören ve satır aralarında buna delalet emareler sunan başbakan, öbür taraftan gelen işaretleri saçma mı bulacak sanki… Hem daha önce "Erdoğan'a dokunmak ibadettir" diyen fetvalar çıkmamış mıydı? Evde Colani, Şişani, Bağdadi’ye dair kıskançlık krizleri geçirmeler yoksa ben de bişi bilmiyorum…

Belediye başkanı Ahmet Bey’e de kötü haberi ben vereyim. Abi sen öbür tarafta beynini unutmuşsun. Ya da ameliyatta alıp yerine kartol koymuşlar. Ama sana gerçeği söyleyemiyorlar. Lütfen kontrola git ve baktır, film falan çektir…

Hazır konu “beyin”den açılmışken Şanlıurfa'nın AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç ile devam edelim. Oruç vesilesi ile Dergah Camisinin minarelerinin arasına mahya yerine kendi adını yazdırmış. Videosunu da izledim. 11 ayın sultanı ve başkanı kendisi olmuş. Böyle ışıltılı ışıklarla Celalettin adı geçiyor minareler arasında. Umarım sevdiği birileri ile kavga etmez. Bayram bayram minareler arası gönül almaca, özür dilemeceler de baş gösterir. “Seni belediye birimleri qadar çokh sefiyorum:( ne olur geri dön“ demeyeceği ne malum… Ustası sultan olanın müridi ne olur, neyi düşler siz düşünün artık…

Kendimi tutacak değilim, Urfa’dan bir başka beyin travma vakası ile devam edeceğim. Birkaç gün evvel bir abimiz gündüz ortası bir heykele haddini bildirdi… Evet, bir ilçe merkezinde yer alan ve su taşıyan sıradan bir kadın heykeline hayatının dersini verdi! Giyinik haldeki kadın heykelinin etrafına ve başına da bir bez bağlayarak başta halk olmak üzere kendisi ve çevresini bu illetten bu edepsizlikten kurtarmış. Yapan adam bir de açıklama vermiş. Oruç dolayısıyla tahrik olmasın kimse diye şey etmiş.

Beyin yerine saf su taşıyınca ortam da sululaşıyor. Ula nasıl bir arzu makinasısın arkadaş! O nasıl göz ve bünye ki bir taşa bu denli duygu besliyor ve harekete geçebiliyorsun. Hayır daha kötüsü bunca yıl nasıl dayandın? Oruç gelince kendinden bu kadar geçmen nedir?

Madem heykele karşı bu kadar sevgi dolu idin, onu kapatarak doğru yola sevk ettin tut elinden kaçır, bastır nikahı… Yap böyle bir şey de insan olarak ortalıkta dolaşıp şaşırtma ahaliyi. Başka heykeller ile olan ilişkini şimdi öyle merak ediyorum ki. Onlara dair de yorumlarını alabilsek keşke. Ve tabi her heykele nasıl bir yaptırım uygulama gerek, onu da senden dinlesek…