İbrahim Genç

İbrahim Genç

Başlarken...

Başlarken...

Günümüz dünyasında gelişen teknoloji sayesinde artık bir ufak bilgi bile dünyanın öbür ucundaki birine kolayca ulaşabilir. Böylelikle büyük bir iletişim kültürü gelişmekle birlikte insanlık yavaş yavaş “enformasyon toplumu” olma yolunda ilerliyor. Bunun en önemli ayağını da medya teşkil etmektedir. Bu bağlamda haberin, bilginin ve yorumun doğru aktarılması toplumsal dinamiklerin gelişimini-dönüşümünü-durumunu etkilemektedir. Bu sebeple de medyaya büyük görev düşmektedir. 

Her şeyden önce medyanın kendi etiği içinde sağlam bir duruş sergilemesi ve toplumsal pragmatist yolu seçmesi gerekiyor. Sağlanacak medya etiği sayesinde iletişim ve enformasyon, toplumun daha da ilerlemesine öncülük edecektir. Bu bağlamda ABD medyası üzerinde yapılan bir değerlendirmeyi aktarmayı yerinde buluyorum: Bazı uzmanların ifadesiyle ABD’de medya; toplumsal düzenlemeye öncülük ettiği gibi, yöneticilerin de toplum üzerinde iktidarı kötü şekilde kullanmasına engel olmaktadır. İşte medyanın bu “denetleme” özelliğinden dolayı, medyanın kendi etiğine uyması büyük önem arz etmektedir. Bununla ilgili olarak Manuel Nunez Encabo da “Gazeteciliğin Etiği ve Demokrasi” adlı makalesinde demokrasinin enformasyon ve iletişim olmadan sağlanamayacağını belirttikten sonra medyanın işlevini “(…)Medya aracılığıyla sürdürülen enformasyon ve iletişim, siyasetin alanını genişletir ve siyasetçilerin bu alanı tek başlarına denetlemelerini engeller.” sözleriyle dile getirmektedir. Bu makalenin “Medyanın Amaçları” adlı bölümde de medyanın amacının kamuyu ilgilendiren konulara ilişkin enformasyon ve kanıların aktarılması olduğu belirtilmektedir. 

Medyanın demokrasideki öneminin ve toplumsal gelişim üzerindeki etkisinin yanında bir halk üzerindeki sosyo-kültürel etkisine de bakmak gerekir. Özellikle ülkemizde medyanın küresel şirketler ağı içinde kendini var etme çabasının sonucu olarak kültürde yarattığı tahribat apaçık ortadadır. Medyanın kültürü bir malzeme olarak kullandığı ve bu kültürü değişime uğrattığı da uzmanlarca dile getirilmektedir. Bu sebeple de “Medya kültürü” adıyla yeni bir kültürün inşa edildiğini görmekteyiz. Bununla ilgili olarak Knut Lundby ile Helge Ronning’in ortak kaleme aldığı “Medya-Kültür-İletişim: Medya Kültürü Aracılığıyla Modernliğin Yorumlanışı” adlı makalelerinde bunu “(…) Medya gerçek kültürün çeşitli yönlerini yeniden yaratarak, değiştirerek ve şekillendirerek kullanır. Medya kültürü, gerçek kültürün hem bir yansıması, hem de yeniden şekillendirmesi olarak görülebilir. Medya modern insanın kültürel tercihlerini düzenler(…)” şeklinde açıklamaktadır.  

VE YÜKSEKOVA HABER… 

Yazımın başlangıcında genel bir medya etiğini tartışmamın nedeni, medyanın  önemini vurgulamak ve bu itibarla da Yüksekova Haber gazetesini konuşmaktır. Özellikle bölge genelinde en yaygın gazete olan Yüksekova Haber, kıyıda köşede kalmış dağlar sultanı kentin yüreğine adeta tercüman olmuştur, oluyor ve olacaktır da! Sadece bu değil tabi ki, bölgenin kendine ait özel şartlarında iyi bir haber etiği ile hareket edip, iletişim ve enformasyonun batıya aktarılmasında da Yüksekova Haber, büyük bir öneme sahiptir. Böylelikle Yüksekova Haber; politik anlamda ulusal kanal ve gazetelere kaynaklık ederken, bunun yanında Hakkari’nin o eşsiz doğası, kardeş dağları ve öz kültürü de hem bölgesel hem de ulusal anlamda tanınmaya başlıyor. 

Yüksekova Haber’in özellikle kültürel yapıyı zedelemeden, hatta geliştirerek, faaliyet yürütmesi çok önemlidir. Enformasyon ve iletişimi bir etik dahilinde yaparken, tarafsızlık ilkesini öncellemisi de onu farklı kılan başka bir ayrıntı olarak öne çıkmaktadır. Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı da Yüksekova Haber, batıda birçok gazeteci-yazar tarafından bölgeden haber alma noktasında temel kaynaktır. Bunu özellikle de Ankara’da bulunduğum sırada fark ettim. Gerek görüştüğüm gazeteciler ve gerekse TBMM Basın İrtibat Merkezi’nde bulunduğum sırada, çeşitli gazetelerden muhabirlerle yaptığım görüşmelerde, Yüksekova Haber’den övgüyle bahsedildiğine şahit oldum. Bu sevindiriciydi tabi ki! 

Bundan sonraki süreçte ben de yazılarımla Yüksekova Haber’de sizinle buluşmanın keyfini yaşayacağım. Gerek Türkoloji ve gerekse Dilbilimi alanında almış olduğum eğitim ışığında dillerin ve kültürlerin kardeşliğini yazmaya çalışacağım. Bunun yanında İzmir’in masmavi denizinin kardeş kokusunu, Hakkari’nin Berçelan yaylasındaki rüzgarla uçurmak için bütün Türkiye’ye, kardeş sözcüklerden büyük cümleler kuracağız. Gerek kültür, gerek dil ve gerekse de politika alanında çeşitli çalışmaları sunmaya çalışacağım. Önceleyeceğim konuların başında da, bölgenin kendi gerçekleri olacaktır.  

Türkiye’mizin köşede kalmış güzel kentlerinden Hakkari, kendisine tercüman olan Yüksekova Haber’den dolayı şanslı biraz da. Ülkemizin birçok anlamda geride bırakılmış bu kenti, yine öz veriyle yetişecek nesillerle gelişecektir. Her şeye rağmen büyük ozan Ahmet Arif’in deyişiyle “Gün ola, devran döne, umut yetişe, / Dağlarının, dağlarının ardında, / Değil öyle yoksulluklar, hasretler, / Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır, / Bir tek zeytin dalı bile yalnız…”  

Kürt kültürünün en saf halinin kendini yaşattığı Hakkari’ye bütün içtenliğimle sevgilerimi gönderiyorum. Gün açarken  kadim toprakların kentinde, herkese açan günün aydınlığında “Merhaba” diyorum.  

Sözcüklerimi, ruhların ve yüreklerin kardeşliğine sunuyorum! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
İbrahim Genç Arşivi