İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Barışın erdemi savaşın vahşeti

Barışın erdemi savaşın vahşeti

11-12 Ağustos günlerini seçkin bilim adamı Prof. Veli Sevin ile değerli eşleri Prof. Necla Hanım’ın misafirleri olarak memleketleri Ödemiş çevresinde geçirdik.

Prof. Veli Sevin hocamız 1990’li yıllarda Hakkari Anadolu Lisesi yakınında çıkan ilkçağa ait mezar ile, Hakkari Kalesi’nin kuzey eteklerinde bulunan stel ve yine mezarı Türkiye kamuoyuna tanıtan bilim adamıdır.

Hakkari stelleri ile ilgili çalışmalarını sonradan “Hakkari Taşları” adıyla kitaplaştırarak okuyucularla buluşturdu. Şimdide Hakkari Mezarlarını kitaplaştırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Üstadımız Hakkari Taşları adlı eserinde ilkçağ Hakkari coğrafyasının sosyal, siyasal ve ekonomik konumuyla ile ilgili yöre insanını onurlandıracak önemli tespitlerde bulunmuş.

Eminim mezarlarla ilgili çalışmalarıyla da büyük haksızlıklara uğrayan Hakkari coğrafyası ve Hakkari insanlarının özellikle ilkçağdaki parlak geçmişiyle ilgili tarihinin bilinmeyen yönlerini biraz daha yakından tanıma fırsatını bulacağız.

Ben, eşim Besime ve  Kızım Baran cumartesi günü öğle saatlerinde Ödemiş’e vardık. Veli Hocamızın Ödemiş merkezinde mütevazi olduğu kadar, tarih ve kültür kokan evlerinde bir süre dinlendikten sonra Birgi beldesine geçtik. Birgi geçmiş çağlarda yöre tarihine damgasını vuran bir yerleşim alanı. Aynı zamanda Aydınoğulları Beyliği yönetim merkezliğini yapmış. Sarayları cami ve bakımlı mezarlığıyla görmeye değer bir yer.

Öğleden sonra Gölcük’ün serin havasını teneffüs etmek ve geceyi yaylada geçirmek için bizim Şemdinli’nin Şapatan Gediğini andıran dolambaçlı yamaçlardan ilerledik. Bu yamaçlar Ödemiş’in hemen kuzeydoğusunda Ege Bölgesi’nin en yüksek dağlarından biri olan Bozdağ’ın uzantıları. Bozdağ’ının yükseklikleri aynı zamanda bereketli Ödemiş ve Salihli ovalarını birbirinden ayırıyor. Ödemiş’e yakın zirveler arasında yaklaşık 10 Km. uzunluğunda ve 2 Km. genişliğinde cenneti andıran bir düzlük var.

Düzlüğün batısında birkaç yüz metrekarelik bir göl oluşmuş. Gölden dolayı Ödemiş halkının yaylası ve seyrangahı olan güzelim yer Gölcük adını almış. Yaz aylarında Ödemiş’in bunaltıcı sıcağından kaçanların uğrak yeri haline gelmiştir. Rakımı 1000 metre olmasına rağmen akşam bizim Berçelanı aratmayan serin bir havası vardı. Gölün çevresinde otel, bakımlı tatil evleri, yöresel ürünleri pazarlayan dükkanlar buraya uğrayanlara hizmet veriyor. Gölün kenarındaki kafelerin birinin bahçesinde yaşlı çınarlarla, dalları yere kadar uzanmış salkım söğütlerin koyu gölgesinde çay yudumlayarak gölün berrak sularını doya doya seyrettik. Daha sonra kalacağımız yazlık evlerine geçtik. Geniş bir bahçenin içinde iki katlı, ahşap dekorasyonu fazla, havuzlu ve küçük yan üniteleri ile süslenmiş ev; ailenin doğa ve kültür sevgisinin adeta canlı tanığı. Evde Veli Hocamızın ablası Gönül Güneral kalıyorlardı.

Gönül Abla’nın yüzünden asalet akıyordu. Duruşu ve birikimi ile soylu T ürk kadınının özelliklerini yansıtıyordu. Dostu ve akrabaları Coşan UYGUNER ile muhterem eşleri Hilkat Hanım da bizleri yalnız bırakmadılar. Kendilerinin hem birikimlerinden, hem de toplumsal olaylara karşı olan duyarlılıklarından son derece etkilendim. İtiraf etmeliyim ki son yirmi yılımın en önemli ve en verimli sohbetlerinden birini o gece bu seçkin ve demokrat şahsiyetlerle yaptığım bilgi alışveriinde yaşadım.

1.20120903141753.jpg

Akşam soframız zengindi Gönül Ablanın pişirdiği etler damağımda iz bıraktı. Deliksiz bir uyku ile sıcak İzmir gecelerinden adeta intikam aldık. Sabah kahvaltısını Bozdağ ilçesinde fırında hazırlanan yöresel Tengül ile açtık. Bozdağ son derece şirin bir ilçe. 1100 rakımlı üçler geçidinden bakıldığında ilçe yeşil bir denizin içindeki bir ada gibi gözüküyor. Bilge Veli Hocamızın anlattıklarına göre Ödemiş Ovası’nı Salihli Ovasına; yani tarihi Birgi’yi tarihi Sardes’e bağlayan kervan yolu da bu vadiden geçiyormuş. Manisa Valiliğini yapan Osmanlı şehzadeleri de Gölcük çevresini seyrangah olarak kullanmışlar buna tanıklık eden bir hamam kalıntısı dışında, toprağın derinliklerine gömülmüş saraylarının olabileceğini söyledi sayın hocamız.

2.20120903141924.jpg

3.20120903142212.jpg

Öğleden sonra bizleri fazlasıyla onurlandıran dostlarımızla vedalaşarak Gölcük’ten ayrıldık. Salihli üzerinden İzmir’e dönmeye karar vermiştik. Öteden beri içimde Lidyalıların ihtişamlı başkenti Sardes’in kalıntılarını görmek vardı. Dünyanın ilk zengin krallarından biri olarak tarihe geçen ve Karun olarak ta tanınan Kerezüs’ün yönetim merkezi idi. Heredot’a göre Medlerin mirasına oturan Perslerin Kralı I. Kyrus’un (Xosro) işgal ettiği ve Kral Krezüs’ü tutsak aldığı kentti. Heredot’un anlatımında Pers Kralı Kyrus tutsak aldığı Lidya Kralı Krezüs’ü yakmaya karar vermiş; ancak bilge Solon’un Krezüs’e yaptığı uyarının etkisinde kalarak bir gün kendisinin başına da böyle bir felaketin gelebileceğinden korkarak affetmişti. Kyrus, Krezüs’ün hayatını bağışladıktan sonra aralarında geçen konuşma beni en fazla etkileyen tarihi söylem olduğu gibi, savaşın vahşeti ile barışın erdemini yeterince alğılayamayanlara da ibret verici bir uyarı niteliğindedir.

Kyrus Krezüs’e “benimle neden barışın yerine savaşmayı tercih ettin yoksa savaşın yıkıcılığı ile barışın önemini yeterince bilmiyormuydun?” sorusu üzerine Lidya Kralı: “savaşın vahşeti ile barışın erdemini en iyi ben bilirim savaşlarda yaşlı babalar gencecik oğullarını toprağa bırakırlar; barışlarda bunun tersi olur, genç evlatlar yaşlı babalarını toprağa verir. Fakat savaş tanrıları beni sizinle savaşmaya yönlendirdi.” Günümüzden 2500 yıl önce bir Kral tarafından seslendirilen altın değerindeki bu sözler; yaşadığımız yüzyılda savaş çığırtkanlığını yapanlara ibret çıkarılacak bir öğüt niteliğindedir. Ayrıca tarih boyunca savaş rantı ile beslenen kışkırtıcı, tahrikçi gözü doymaz çevrelerin kralları bile etkiledikleri aktarıyor günümüz insanına. Sardes’te sadece Bizans döneminden kalan muhteşem bir sarayı andıran hamam ile yanında bulunan Yahudi Sinagog’unun günümüze ulaşan bölümlerini gezdik.

Adı geçen yapıların direnerek ayakta kalan bölümleri; geçmişteki Batı Anadolu uygarlıkların üstün mimarisi ile ünlü Sardes Kentinin bölgedeki ihtişamını gözler önüne seriyordu. Ödemiş Gölcük Sardes’teki iki günlük gezimiz, Van depreminden sonra İzmir’de geçirdiğimiz dokuz aylık sıkıntılı günlerimizin acısını bir nebzede olsa hafifletti. Tarihi ve güzel yerleri görme, yeni dostlarla tanışma sevincini yaşadık. Bu iki günlük kısa gezinti ile ilgili yaşadıklarımı Yüksekovahaber Gazetesi’nin okuyucuları ile paylaşırken; değerli dostlarım Veli Hocamıza, yengem Necla Hanımefendiye, bizi yalnız bırakmayan yakınlarına ailece derin saygılarımı sunarken, çalışmalarında başarılar, yaşamlarında mutluluklar dilediğimi yürekten ifade etmek istiyorum.

4.20120903142413.jpg

Dünyaevine  girmeye karar veren sevgili Erkan Çapraz ve eşi Şükran Avcı'yı yürekten kutluyorum.
Yüksekova ovasının Mayıs ayındaki çiçeklerin renklerini andıran düğünlerine katılmadığım için üzgünüm. Ömür boyu sürecek beraberliklerinde mutluluklar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi