İrfan Sarı

İrfan Sarı

Barışa bakış

Barışa bakış

Ülkeyi baştanbaşa dolaşır iseniz göreceksiniz ki hemen hemen hiçbir şehrin doğru dürüst bir alt yapısı yoktur. Yani her anakent ya da devasa şehir denilecek bölgelerde de bu söylem yerli yerinde bir sav olur. Bir anakentte karşımıza çıkan semt bizi şaşırtıyor olabilir fakat o semtin yanı başında aynı manzarayı görmek mümkün olamayabiliyor. Kentçilik anlayışında toplumsal bir uzlaşı yakalamadığımız gün gibi ortada.

Bunun adına ister yerel yönetimlerin profesyonellikten uzak ve onların yöneticilerinin plan ve programlarının olmadığını, ister egemen sınıfın direktifleri sonucu hizmete gelmişlerin hali böyle olur deyin.

Ben toplumun şiddetlice bir barışa ihtiyacının var olduğunu söylerim.

21. yy başlarında olduğumuz şu sıralarda dahi bölgemize gelmeyen raylı sistemin ve otoban ağının bir gün mutlaka geleceğini düşünerek Türkiye"deki trafik kazalarının da bir altyapı sorunundan kaynaklandığını rahatlıkla söylemek mümkün.

Gerek yol koordinatları ve gerekse tekniki yapım işlerinden kaynaklanan aksaklıklardan dolayı hayatlarını kaybeden insan sayısı neredeyse bir savaşta kaybedilen kişi sayısı kadardır her yıl için.

Bunu bilen yönetim erkinin husus gereği uzmanlık ve hizmet içi eğitim seminerlerini formalite yapması ayrıca kendine yakın bulduğu kimseleri adı geçen yerlerde barındırması sonucu koca bir sorunu beraberinde büyütmesine vesile oluyor.

Şimdi de Kandil"e operasyon düzenlenirken ülkenin beli başlı yerlerinde standartlara uygun ya da uygun olmayan fakat gelir getiren yolların yabancılara ihale edildiğini görmekteyiz. Kimsenin ruhu duymadan yapılan bu işlemin ülkede adı vatansever olarak geçenler tarafından yapılması ise oldukça düşündürücüdür.

Yine bu yollarda sürücülük yapan araç sahiplerinin ya da vasıta şoförlerinin ciddi bir eğitim zafiyetinden kaynaklı olarak belgelendirilmesi bu işinde giderek negatif boyutlanmasına vesile olmaktadır.

Konu mesleki eğitime gelip dayandığında işin rengi fulü oluyor. Ülkenin büyük kesiminde hala “babadan kalma meslek” denilen işletmelerin hakikaten de baba mesleği olduğu buna yönelik verilen eğitim ya yok ya da daha yeni yeni geliyor. Hani eğitimin kendi başına bir sorun olduğunu zaten söylemek mümkünken bunları belirtmek belki gülünç olacak ama bu işte böyle.

Eğitimde ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç varken her gelen yönetimin kendine göre yontup ya da kendine göre yamalaması bu yapıyı ucube hale sokmuştur.

Denilebilinir ki burada da ciddi bir barışa ihtiyaç vardır.

Kendi tütün üreticisini kotaya tabi tutan ve bazı bölgelerde de ekimini yasaklar listesine alan yönetimlerin ABD patentli tütün mamullerine yeşil ışık yakması hayra mı yorulur yoksa şerre mi onun da adını siz koyun.

Her gün tek çatı altına toplanılacak diye bas bas bağıran hükümetin çıkaracağı sosyal güvenlik yasası neredeyse bu güne kadar çıkarılmış en haksız yasa olacak. “Türk, öğün, güven, çalış”. Mezara kadar hem de.

Bir diğer taraftan da dış borçlanmada tam gaz gidiliyor ya ona akıl erdirmek benim işim değil.

Bunun gibi sayısız konuyu bu makalenin içine alıp yazmak mümkündür. Bunun birçoğunu her vatandaşta bilmektedir. Ancak her ne hikmetse bunca adaletsizliğe karşın bir reel toplumsal muhalefet oluşamıyor.

“Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” deyimi bu devrede yardımımıza koşuyor.

Ülkede kendi yetmezliklerini yıllarca baskı ve zulüm"ü dürtükleyerek kapatan gerek muhalefetin ve gerekse hükümet partilerinin bu gün keli çok net görünmeye başladı. Sınır ötesine yapılan kara operasyonunda ölen vatan evlatlarının sayısı yetmemiş olacak ki neden geri dönüyorlar sesini vermeye başladılar hep bir ağızdan.

Bununla kamuoyunun gözü, kulağı kapatılırken kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bundan dolayıdır ki şöven dalgaya şunu dedirtiyorlar. “ya tam susturacağız ya kan kusturacağız”

Ülkede yaşayan herkese bu söyleneni yaptıklarını biliyoruz tabi Kürtler en çok nasiplenenlerdir.

 

Onun için söylenecek bir şey var.
Ülkede şu an ihtiyaç duyulan tek şey barıştır.
Tabi barışta onların zevk-u sefalarının sonudur.

Barışın pratiğe aktarılması zordur, ama koşulsuz tek ihtiyacımızdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İrfan Sarı Arşivi