Özgür Amed

Özgür Amed

Bana İtalya'yı anlat Mahmut abê!

Bana İtalya'yı anlat Mahmut abê!

AKP’den toplu istifa eden ve sayıları durmadan artanlar aşkına!

Açtığı don ve şort dükkânına isim verirken tarihsel edebi zekâyı da arkasına alarak “Don ki Şort” adını verip Cervantes’i tek kalemde bitiren uyanık vatandaşın aklına sahip bakanların insanlık aşkı ile merhaba diyelim.

**

Hasip Kaplan, internet düzenlemesiyle ilgili olarak, “Cumhurbaşkanının bunu veto etmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer veto etmezse Twitter’de sileceğim Cumhurbaşkanı’nı, takip etmeyeceğim” dedi.

Sayın Kaplan Twitter’ı ilk kullanan siyasetçilerimizden biridir. Hatta belki twitter açılmadan kayıt yapmıştır. Vekiller arasında da uzun bir süre en aktif kullanan o idi. Anayasa ve iç tüzüğün dışına çıkmadan twitler atar. Hepsi mevzuata uygun olsa da bazı noktaları hala anlamış değiliz. Örneğin sabahın 7’sinde in-cinlerin cirit attığı o saatte anlattığı fıkralar ne içindi, kime mesaj içeriyordu inanın halen anlamış değiliz. Hasip abê günlük AKP’ye sağdan soldan gördüğü şeylerin fotosunu çekip paylaşmayı sever. Ona yazılanlara cevap vermez. Resmi takılır. Kürt kullanıcılar epey takılır kendisine. Kendisi gerçek bir fenomendir. Anlayışla karşılamıştır sağolsun…

Bu kısma kadar her şey anlaşılır ama Abdullah Gül için söylediği şeylerden sonra durup biraz düşündüm. Gerçekten twitteri bu kadar ciddiye alması ve bunu muhalefete indirgemesi (elbette bir muhalafet etme aracıdır da ama böyle değil) beni korkuttu. Yani bu yasaya tepki “seni takip etmem” ile sınırlı olamaz herhalde. Abdullah Gül’de oturup ağlamıştır şimdi.

Hazır Gül ile açıldı konu devam edelim...

Ülkenin gündeminde delilik bunlarla sınırlı değil! Kafanı nereye çevirsen kimi dinlesen koca bir girdap! Şimdi mikrofonu Roma’ya gitmiş sade vatandaş Mahmut’a uzatalım. İzlenimleri şu şekilde:

“Yüzyıl önceki fotoğraflardaki Roma’nın bugünden tek farkı, yollarında otomobiller yerine at arabalarının olması. Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki ne bir gökdelen ne de bir AVM var”...

Gerçekten duyarlı bir vatandaş bu. Ne güzel tespitler yapmış gördüğünüz üzere. Şimdi düşünün İstanbul’a, Ankara’ya gelecek ve bunalıma girecek… Durun durun! Ne Mahmut’u ne hali… O sözlerin sahibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül! Gittiği İtalya gezisinden attığı twitler.

Biri de çıkıp “ulan hepinizin o gökdelenlerde, avm’lerde imzası, kararı var be” demedi ya! Ona üzüldüm en çok. Ülkeye döner dönmez kalkıp AVM’ye savaş açmasını beklemiyoruz elbet ama kendi adı ile bir tane kursaydı da ironinin dibine vuraydı. Gül’ün durumunu Marksist teorinin “yabancılaşması”, aşırı milliyetçiliğin “ülkesine sırt çevireni” ve daha pek çok şeyin şeyi olması da kurtarmıyor. Ne desek eksik kalıyor…

**

Geçenlerde yaptığı konuşmada muhalefete yüklenen Hüseyin Çelik, "17 Aralık'ta Türkiye'de bir tezgah yapıldı ve bundan sonra muhalefetin dili uzadı. Bütün olup bitenleri bilen biri olarak söylüyorum. Ana muhalefet partilerinin söyleyecekleri hiçbir şey yoktu, projeleri yoktu. 17 Aralık'ta ortaya saçılan dedikodular onlara malzeme oldu" dedi.

“Dili uzadı” noktasına dikkatinizi çekmek isterim. Bu dili uzadı meselesini şuan ortalıkta dolanan ve çoğunuzun izlemiş olduğunu varsaydığım ALO FATİH kasetleri ışığında tekrar düşünelim. Nasıl bir utanmazlık katsayısı içnde boğulduklarını tekrar anlayalım. Çok uzağa gitmeden daha bir hafta evvel Bülent Arınç’ta Bursa’da gazeteciler önünde onlara “düzgün sorun, güzel soru sorun” diye fırçalayıp gitti. Hiçbiri gık diyemedi! Belki çalıştıkları gazetelere de “Arınç sorularımızı çok beğendi” diye manşet atmışlardır. Çünkü Türkiye’de merkez sağa yaklaşıp iktidar ile haşır neşir olan tüm medyanın bir fiyatı var. Kaldıracağı bir alt yazı var. Roboski’yi görmedik diyerek tv’sini bakana öven mahlukatlar var. Var da var…

**

AKP ile cemaat arasındaki kavga sosyal medyada birbirinden ilginç polemiklere sahne olurken muhafazakar bir kadın yazar ile Today's Zaman gazetesi yazarı Mahir Zeynalov arasındaki tartışma yok artık derdirtti. Kadın arkadaş AKP’yi öve öve bitiremeyenlerden.

Bu tartışmadan sonra da zaten attığı twit yüzünden ülkeden kovuldu Zeynalov. Dünyada bir örneği var mı bilmiyorum. 3.Diktatör dünya evresini tamamlamış bölgelerde bile bu uygulama akla gelmezdi sanırım. Neyse kavga kısmına gelelim.Yapılan tartışma şu: Bana DM’den yürüdü. Siteler “Cemaat 'başörtülü bacılarımıza' DM'den yürümüş!” diye geçti. AKP-Cemaat kavgasının yansıdığı en ilginç yerlerden biri olarak olaya not düşelim. Birbirinizi yediğiniz şu günlerde “yürümediğinizi” bilmenin sevinci ile tekrardan o iğrenç politikalarınız, iki yüzlülüğünüze ateşler girsin, gün yüzü görmeyesiz erê welle… (beddua modundayım lütfen idare edin)

**

Geçtiğimiz hafta sonu oğulları içeride tutuklu bulunan ve çete yöneticiliği ile suçlanan eski bakanlar Zafer Çağlayan ve Muammer Güler de birer konuşma yaptılar. Uzun bir aradan sonra kamera karşısına çıkan ikili, “Allah” üzerinden savunma yaptılar. Gerçekten akıl almaz. Psikanalizm de olmasa zaten halimiz perişan olurdu. Yani AKP’nin bu her pisliğini rasyonalize etme çabası takdire-oscara şayan! Anksiyetenin gücünü azaltmak amacıyla çoğu kez yadsıma mekanizmasıyla birlikte korkunç bir ego yitimi de eklenince aha ortaya böyle saçma sapan şeyler çıkıyor. Bakanlar yakında halkı suçlar! Niye? Çünkü “çalsınlar, herkes yapıyor onlarda yapsın! Para benim param değil mi?” diyecek kadar delirmişte ondan! Bunların durumu için psikoloji bilim henüz bir tanımlama bulmadı. Teyit ettiremedim ama çalışmalar devam ediyor.

**

Maliye bakanı Mehmet Şimşek’in ikiz bebekleri olmuş. O bebekler dünyaya gelirken dolar uçmuştu. Piyasa ile mücadele yöntemi olarak erkek olana Euro, kız olana da Dolar adını vermesinden korktum. Neyse öyle bişi olmadı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Özgür Amed Arşivi