İbrahim Genç

İbrahim Genç

Ağrı’da 'meftun bir Kürdistan'ın diriliş seçimi

Ağrı’da 'meftun bir Kürdistan'ın diriliş seçimi

Parçalanmış Kürt toprağına hükmeden ülkelerin temel dış politikalarının merkezinde her zaman Kürtler yer almıştır. Dolayısıyla Kürtler üzerinde uygulanan imha ve asimilasyon politikaları da benzer olmuştur. Bununla birlikte Kürtler, bu ülkeler tarafından ikili ilişkilerde bir şantaj aracı olarak da kullanılmak istenmiştir. Özellikle 1950’li yıllarda İran ve Irak’ta Kürtçe yayın yapan ilk radyoların açılması, özünde diğer ülkelerde açılan radyoların Kürtlük bilincini geliştiren yayınlarına cevap olarak açılmıştır. Ki böylece her devlet kendi Kürtlerini kontrol altına alabilmek için Kürtçe propagandaya başvurmuştur. Bu anlamda Kürt coğrafyasını kendi aralarında paylaşan Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerin temel politikaları da bu anlayış üzerinde ilerlemiştir. Hatta daha da geçmişe gidip Sadabat Paktı ve Bağdat Paktı’nın ülkelerin “kendi Kürtlerini kontrol etme” anlaşmaları olduğunu söyleyebiliriz.

Bu sebepledir ki 30 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin bir stratejisi de sınırlardaki illerin alınması üzerine şekillenmiştir. Özellikle birkaç yıldan beridir süren Suriye problemi ve Türkiye’nin PYD alerjisi, güney sınırını ön plana çıkarmıştır. Çünkü AKP, uluslar arası siyasette Suriye konusunda yalnızlaşırken diğer taraftan da destek olduğu gruplara yönelik malzeme taşıyan tırlar, sürekli durdurulup aranmıştır. Bu durum, AKP’nin Suriye sınır hattındaki illere daha fazla yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu amaçla AKP, Hatay’dan Mardin’e kadar uzanan hat üzerindeki şehirlerin alınmasına özen göstermiştir. Öyle ki Sadullah Ergin ve Fatma Şahin gibi bakanlarını buralarda aday gösterirken, diğer taraftan Urfa’da radikal bir adım atarak Urfa valisini aday göstermiştir. Sonuç olarak Hatay’ı saymazsak AKP, Suriye sınırında büyük bir başarı kazanmıştır.

Karşı yaka Kürtleri

Sadece Suriye sınır hattı değil, Türkiye’nin diğer bir sorunu olan Ermeni meselesinden dolayı Serhat bölgesi seçimleri de önemliydi. Çünkü Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı’nın karşı yakasında yer alan Gürcistan, Ermenistan ve İran’da Kürtler ile Ermeniler yaşıyor. Dolayısıyla burada da AKP, Kafkas ve Serhat Kürtlerinin bir “Rojava etkisi” yaratmasından korkuyor olabilir. Diğer bir nokta da Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin, bu illerin BDP’ye geçmesiyle farklı bir mecraya girebileceği korkusudur. Ki Serhat illerinin BDP’ye geçmesi, karşı yakadaki belediyelerle geliştirilecek işbirliği ve kardeş belediye gibi çalışmalarla Türkiye’nin asırlık politikasında De Facto kırılma yaratabilir. Bununla birlikte Kürtlerin ilk romanı olan “Şivanê Kurmanca”nın (1935) yazarı Erebê Şemo, Ermenistan’a göç etmiş bir Karslıdır. İlk Kürt kadın dengbêj olan Susika Simo, Ermenistan’ta yaşamış bir Ezidî Kürt’üydü. Heciyê Cindi, Prof. Qanatê Kurdo, Eskerê Boyîk, Tosinê Reşîd burada çalışmalar yaptılar. Karapetê Xaço, Memê Kurdo, Hesen Cizrawi, Egîde Cimo, Meryem Xan, Eyşe Şan, Susika Simo, Xana Zazê gibi dengbêjlerin sesleri Erivan Radyosundan tüm Kürtlere ulaştı.

"Meftun Kürdistan"

Hele ki Ağrı’dan bahsediyorsak; Kürtlerin ilk dengbêji (Izerê Miço’nun olduğu da söyleniyor) olan Evdalê Zeynikê’nin de Ağrı’nın Tutak ilçesinden olduğunu belirtmeliyiz. Yine Kürt dili bilincinin öncülerinden Şêx Ehmedê Xanî de Ağrı’nın Doğubeyazıt (Bazîd) ilçesinden olduğunu unutmamalıyız. Eğer mesele Ağrı’ysa; 1926-1930 Ağrı isyanında İhsan Nuri Paşa’ları ve bu isyana omuz vermek adına yola çıkan Celadet Ali Bedirhan’ları düşünmek gerekmez mi? Bu isyan Sovyet Rusya, İran ve Türkiye’nin yakınlaşması üzerine, onlarca köyün yakılıp yıkılması üzerine başarısız kaldı. Dönemin Cumhuriyet gazetesi 16 Temmuz 1930 tarihinde bu olayı “Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur.” şeklinde yazar. Yine o dönemde temsili bir mezar yapan Türk basını, bu mezar taşına da “Muhayyil Kürdistan burada meftundur (Hayali Kürdistan burada gömülüdür)” sözüyle Kürtlerin bittiği mesajını verecekti.

Ağrı’nın etki alanı

Ne ilginçtir ki Kafkasya’da Kürtlere verilen otonomi de bu dönemde –Kızıl Kürdistan- 1929’da Stalin tarafından ortadan kaldırıldı. Bunları düşündüğümüzde AKP’nin neden Ağrı’ya önem verdiğini sanırım biraz olsun anlayabiliriz. Hem unutmayalım ki Ukrayna’da cereyan eden olayların Kafkasya’ya sıçramayacağının hiçbir garantisi yoktur. Dolayısıyla Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı gibi iller ileriki dış politika hamlelerinde ön plana çıkabilir. Özellikle Rusya ve İran’ın Suriye politikasında Türkiye ile ters düşmeleri ve bu iki devletin de nüfuslarını artırma gayretleri, AKP’yi düşündüren konulardır. Bunun yanında Kürtlüğü geri plana itilmiş ya da unutturulmuş serhat Kürtlerinin uyanışında Kafkas Kürtlerinin model olması da mümkündür. Tabii kendi içinde yaşayan Kürtlerden Azerbaycan da pek haz etmiyor. Tüm bunları topladığımızda, 1 Haziran Ağrı seçimlerinin önemi ortaya çıkıyor. İran’la sınır olan Ağrı’nın BDP’ye geçmesi, Maku’dan Erzurum’a, Kars’a, Van’a kadar geniş bir alanı etkileyecektir.

Sonuç olarak 30 Mart seçimlerinde BDP’nin genel olarak serhat bölgesinde oylarını arttırdığını gördük. Öyle ki ilk defa Erzurum’da birkaç tane belediyenin alınması dikkat çekicidir. Bununla birlikte Iğdır’ın kaybedilmemesi ve Ağrı’nın AKP’den alınması büyük başarıydı. Ne var ki Ağrı’da 15 defa oylar sayılıp da BDP kazanmasına rağmen AKP’nin ısrarı üzerine BDP, seçimlerin yeniden yapılmasını teklif etti. Ağrı Belediye Başkan Adayı Sırrı Sakık, on binlerce polisin kente getirildiğinden bahsediyor. Bölgede bundan kaynaklı bir gerilim de var. Çünkü AKP, Ağrı’yı almakta ısrarlı gibi görünüyor. Tabii Ağrı halkı tüm bunları görüyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İbrahim Genç Arşivi