Polis dövme hakkı!

Polis dövme hakkı!

"Polis üniformasına kavuşan her Türk vatandaşı, üzerinde resmi giysi bulunmayan herkesi dövebileceğine inanıyor!" Nazım Alpman -İnternethaber

Nazım Alpman - İnternethaber

Dün 23 Nisan Çocuk Bayramı'nı kutladık.

Hakkari'de gösteri yapanları izleyen bir çocuk kendisine arkadan sessizce yaklaşan bir özel harekatçının dipçik darbeleriyle ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

Halasının beyanına göre dağlarda pancar toplayarak geçimlerini sağlayan Seyfi Turan'ın olaylarla bir ilgisi bulunmuyor. Zaten görüntülerden de bunu anlamak mümkün. Seyfi bir çocuk merakı içinde izliyor…

Peki polis onu niye dipçikle kafasına vurarak ağır yaralıyor?

Olay Hakkari'de yaşandığına göre ilk bakışta politik bir çözümleme meseleyi halledebilir:

-Çocuk Kürt olduğu için!

Bu bakış açısındaki realiteyi de ıskalamadan daha geniş bir açıdan bakınca şunu görebiliyoruz:

-Polis üniformasına kavuşan her Türk vatandaşı, üzerinde resmi giysi bulunmayan herkesi dövebileceğine inanıyor!

Yaklaşık on gün önce Bostancı tren istasyonunda eli bıçaklı bir genç adam, özel güvenlik görevlisini başından ciddi biçimde yaraladı. İkinci güvenlik görevlisiyle birlikte şahsı etkisiz hale getirdiklerinde ben yanlarına varmıştım. Polisi arama görevi de bana düştü. 155'e durumu bildirdim:

-Bıçakla yaralama var, yaralı güvenlik görevlisi kan kaybediyor, şahıs kelepçeli…

Aradan 8-10 dakika geçip de gelen olmayınca bir kez daha aradım. Şu yanıtı aldım:

-Yeter be yirmi kişi aradı, ekip geliyor işte!

Telefonu kapatmadan ekip geldi. Saldırganın iki eli arkadan kelepçeliydi. Bir başka kelepçeyle de demirlere bağlanmış, yüzükoyun yatıyordu. Artık kimseye zarar verecek hali kalmamıştı. Ekip geldi, ilk iş olarak yerde yatanın suratına bir tekme attı, burnundan kan boşaldı. Sonra bana dönüp yardım istedi:

-Abi mendil var mı? Bunun pis kanı arabayı da kirletmesin!

Ben dövmemesini artık etkisiz hale geldiğini anlatınca, şaşırdı, sustu. Yanındaki polis ise kendirline yardımcı olan bir vatandaş ile bir sürtüşme çıkmasın diye arabulucu bir cümleyle işi bağladı:

-Tamam, tamam bırak… Karakola gidince halledeniz, nasıl olsa!!!

Polisin eğitimi ile bu davranış arasında çok sıkı bağlar bulunuyor. Eğer okulda bu konu iyi işlense, “etkisiz hale getirilmiş zanlının can güvenliği polisin koruması altındadır” ilkesi benimsetilse, üzerindeki üniformanın saldırı güvencesi olamayacağı anlatılsa bunlar yaşanmaz.

Polislik kurumu da şimdiki “saygınlığından” çok daha üst basmaklarda yer alabilir.

Genç polislerin bu konular üzerine kafa yorduklarını biliyorum.

Ama Hakkari'deki vahşetin, eğitimle çözülmeyecek bir boyunu var. Geride kalan çeyrek yüzyılda Güneydoğu'da halk ile güvenlik güçleri arasındaki makasın aleni fotoğrafıdır, Hakkarili Seyfi Turan'ın başına gelen