Şah... Mat!

Şah... Mat!

Şah çekildi. Mat yolda. İşte o zaman sahiden Yeni Türkiye...

Eleştirmeyin. Hayır, hiç konuşmayın. Hiçbir şey söylemeyin. Hiç. Bu.

Çocuklar ölmesin. Öğretmenler buraları terk etti. Buraları unutmayın. Çocuklar ölmesin.

Demeyin. Diyemeyin.

Eğer ki, bulduğunuz bir çatlaktan, örneğin bir eğlence programından, bu küçük minik masum ve aslında hiç de politik olmayan sesinizi çıkardıysanız, terör propagandası yapmışsınız demektir.

Terör propagandası soruşturması ya da hain damgası. Başınıza bir iş açılacaktır.

Günlerden bir gün, verdiğiniz insani tepki nedeniyle dilediğiniz o özür için özür dilemek zorunda kalacağınızı bile bile…

Özür de dilersiniz. Sonsuza dek susarsınız da.

Aydın Engin’in dünkü köşesinde belirttiği gibi: “Peki, bir ülkede ‘İnsanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın’ dilekleri dillendirildiğinde korkudan bembeyaz olunuyorsa o ülkede sorun eğlence programını sunan delikanlıda ya da o programı yayımlayan kanalda mıdır yoksa sorunu daha yukarılarda, daha tepelerde mi aramalıyız?”

**

Eleştirmeyin. Hayır, hiç konuşmayın. Hiç bir şey söylemeyin. Hiç. Bu.

Akademisyenler olarak, ülkenin doğusunda aylardır süregelen çatışma ortamına, sokağa çıkma yasaklarına, defnedilemeyen cenazelere itiraz ettiyseniz, aydın değil karanlık olmuşsunuz demektir.

Üniversiteden atılmak ya da ülkü ocaklarından korkunç bir tehdit. Başınıza bir iş gelecektir.

Daha önce iktidar partisi için miting düzenlemiş olan organize suç örgütü lideri adam sizin kanınızı dökmekten, kanınızla duş almaktan bahsedecektir.

Bunu söylediği rahatlıkta yapabileceğini de bilirsiniz.

Bir dahaki ‘Barış…’ sözünüzde aklınıza gelecektir. Yutkunacaksınız. Belki susacaksınız.

Zaten amaç da bu.

Eleştirmeyin. Hayır, hiç konuşmayın. Hiç bir şey söylemeyin. Hiç. Bu.

**

Tehditlerin ve kan banyosunun arasında gözden kaçmış olabilir ama her şeyi özetleyen bir olaydan daha haberdar olduk dün. Radikal’den İsmail Saymaz sayesinde.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve ortaöğretim okullarında 2002’den bu yana sahnelenen “Kayıp Satranç Taşlarım” adlı çocuk oyunu Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bir anda “sakıncalı” bulunmuş, ilçedeki okullarda sahnelenmesine izin verilmemiş. Neden? Açıklama yok. 

Oyunun yazarı tiyatrocu Serap Gültekin oyunda, satranç kuralları gereği bir “Şah” karakterinin olduğunu, karakterlerden birinin “Burası benim sarayım / Her istediğimi yaparım” şeklinde bir çocuk şarkısı söylediğini belirterek, “Acaba bu şarkıdan ötürü mü sakıncalı bulundu?” diye soruyor.

Tiyatrocunun sorusunu cevaplamak isteyen var mı?

**

Bir tarafta sağduyu, akıl, mantık, bilgi, vicdan. Bir tarafta tehdit, baskı, cehalet, kötülük.

Herkesin sessiz olmasıyla, herkesin susmasıyla bu oyun bitecek.

Tahtaya bakılırsa, çok da az kaldı. Aklın ve vicdanın tarafına doğru ‘şah’ çekildi. ‘Mat’ yolda.

İşte o zaman sahiden Yeni Türkiye…

EZGİ / BAŞARAN / RADİKAL 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.