Kırşehir'in sosyolojisi bu davayı kaldırmadı!

Kırşehir'in sosyolojisi bu davayı kaldırmadı!

Mahkeme, Kırşehir'de Diyarbakır Tatlı ve Kebap Salonu'nu yakarak ateşe veren altısı tutuklu 15 sanık hakkında davanın güvenlik nedeniyle naklini istedi. Gerekçe: Kırşehir'in sosyolojisi!

Kırşehir’de, protesto yürüyüşü sırasında içerisinde insanların bulunduğu Diyarbakır Tatlı ve Kebap Salonu’nu yakarak ateşe veren altısı tutuklu 15 sanık hakkında “öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, yasadışı gösteri” suçlarından dava açıldı.

Sanıkların “etnik kimlik gözeterek” tatlıcıyı yaktıkları, “binaların seçilmesindeki niteliğe bakıldığında ırk bakımından ayrılık gözetilerek eylemler sergilendiği” vurgulandı.

Mahkeme, “Kırşehir’in sosyolojik yapısı ve nüfusunu” gerekçe göstererek, güvenlik nedeniyle dosyanın bir başka şehre nakledilmesi için dava dosyasını Adalet Bakanlığı’na gönderdi. Oysa aynı ailenin, bir başka caddedeki lahmacun salonu da yakılmış, bununla ilgili açılan davanın nakline gerek görülmemişti. Ayrıca, başta Gül Kitabevi olmak üzere, yakılan diğer iş yerlerine ilişkin yargılama da halen Kırşehir’de devam ediyor. 

İddianamede, 8 Eylül 2015’te protesto amacıyla yürüyen grubun “etnik kimlik gözeterek” Ankara Caddesi’nde bulunan Diyarbakır Tatlı Salonu’nun önüne geldikleri, iş yerine zarar verdikleri belirtildi.

Görüntü kayıtları ve üç polisin anlatımına göre sanık Mustafa İlişik, yürüyüş sırasında “Diyarbakır’a, Diyarbakır’a!” diye bağırarak, topluluğu salona yönlendirdi. Murat Cengiz koltuk, karton ve sandalyeleri yaktıktan sonra içeriye attı. Yangının başlamasına neden olan Cengiz, “Yakalım, yakalım” diye bağırdı. Birol Yıldız yaktığı malzemeyi içeriye atarken; İshak Ünal ve Mustafa Olgun yanan eşyayı dükkana fırlattı. Erdoğan Şahin ve Abdulkadir Uzun yangının büyümesini önlemek için dükkanın dışına atılan plastik bebek maketini tekrar içeriye attı. Fikret Sönmez elindeki cisimle dükkanın kapısına vururken; Mustafa Aydın, Arif Baş, Erdal Yeşilay, Gökhan Beyazıt ve Fatih Yiğit içeriye taş ve çeşitli cisimler attı. Cem İnci arabasını dükkanın önüne park ederek, polislerin uyarmasına rağmen bulunduğu yerden ayrılmadı ve itfaiyenin müdahalede bulunmasını engelledi.

Salon sahipleri ise taş atılmasından sonra iş yerinde yangın çıktığını, kalabalığın kapıyı kırdığını, yangının çıkması ve içeriyi duman kaplaması nedeniyle ön ve arka kapıdaki kalabalıktan ötürü bodrum kata sığındıklarını, yoğun dumana maruz kaldıklarını, küçük kapının kilidini kırarak kaçtıklarını söyledi. 

İddianamede, “eylemde bulunulan binaların seçilmesindeki niteliğe bakıldığında ırk bakımından ayrılık gözetilerek eylemler sergilendiği” ve “halkı kin ve düşmanlığı tahrik suçunun” oluştuğu ifade edildi. 

Sanıklar hakkında “öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, kanuna aykırı yürüyüş düzenleyip bunlara katılma” suçlarından dava açıldı. 15 sanıktan Cengiz’in 10 Eylül, Yıldız’ın 14 Ekim, Ünal’ın 11 Kasım, Olgun’un 12 Kasım, Şahin’in 19 Kasım ve Uzun’un 7 Aralık 2015’ten beri tutuklu olduğu anlaşıldı. 

KIRŞEHİR’İN SOSYOLOJİK YAPISI!

İddianameyi kabul eden Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Ocak’ta, tutukluların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, yargılamanın nakli için Adalet Bakanlığı’na yazı yazdı. Nakil gerekçesinde, “Sanıklara isnat edilen suçların niteliği dikkate alındığında Kırşehir’in sosyolojik yapısı, nüfusu ve diğer özellikleri dikkate alındığında davanın Kırşehir’de görülmesinin kamu güvenliği için tehlikesi arz etmesi ihtimali yüksek olduğundan aynı derecede başka bir mahkemeye nakledilmesi” ifadesi yer aldı. Dava dosyası, Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi için başsavcılığa iade edildi.

Oysa Kırşehir’deki saldırılar sırasında Alakuş Ailesi’ne ait Terme Caddesi üzerindeki Diyarbakır Tatlı Salonu da yakılmıştı. Beşi tutuklu 25 sanığa “halkı kin ve düşmanlığa tahrik, mala zarar verme ve yasadışı gösteri” suçundan dava açıldı. Aynı saldırıdan ötürü üç çocuk da Kırşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Sanıklardan Ramazan Doğan ve Ramazan Çukuryer hem HDP, hem de Gül Kitabevi’nin yakılıp taşlanması davasında yargılanıyor. Metin Abdiş ve Şenol Kömcü HDP, İsmail Kılıç ise Gül Kitabevi davasında yargılanıyordu. Buna rağmen Alakuş Ailesi’nin diğer dükkanına ilişkin ne diğer iki dava, ne de şehirde yakılan diğer iş yerlerine ilişkin davaların nakli gündeme geldi.

İSMAİL SAYMAZ / RADİKAL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.