İşte İHD'nin Hakkari raporu

İşte İHD'nin Hakkari raporu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari'nin Geçitli (Peyanis) Köyü'nde yaşanan mayın patlamasına ilişkin olay yerinde yaptığı incelemeleri raporlaştırarak, kamuoyuna sundu.

HAKKARİ - İHD heyeti Hakkari'nin Geçitli (Peyanis) Köyünde meydana gelen mayın patlamasına ilişkin olay yerinde yaptığı inceleler sonrası, Hakkari Vali Yardımcısı Davut Sinanoğlu ve Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu ile de görüşerek, bir rapor hazırladı.

İHD Hakkari Şube binasında yapılan basın toplantısında İHD MYK Üyesi Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Çeliker, İHD Van Şube Başkanı Mehmet Ali Şen, İHD Van Şube Sekreteri Sami Görendağ, İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut hazır bulundu. İHD Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, yaptığı açıklamada, patlamayı hatırlatarak, başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere tüm devlet yetkililerinin ve basının olayı PKK'ye mal ettiğini vurguladı. Akıncı, "Taktir edilir ki, eylemin faillerinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilebilmesi için, tüm delillerin toplanması, olay sırasında ve sonrasında suç delillerinin toplanması ve faillerin yakalanması açısından güvenlik güçlerinin bir ihmali veya kasıtlı bir tutumunun olup olmadığının araştırılması, görgü tanıklarının beyanlarının alınması ve daha onlarcası sayılabilecek hususların araştırılması gerekmektedir. Nitekim gerek Şemdinli'de, gerek Elazığ'da ve gerekse Çukurca'da olsun, henüz çok erken zamanda birilerinin adres gösterilmesinin yanlışlıklarını ve sonuçlarını hep birlikte gördük. Aynı yanlışlıklara bir ezber gibi halen devam edilmesi tarafımızca manidar bulunmuştur" dedi.

İHD'den sorular

İHD Heyeti olarak bölgede yapmış oldukları incelemeler, görüşmeler ve araştırmalar sonucu, birçok hayati hususun halen eksik olduğuna dikkat çeken Akıncı, şunları kaydetti: "Bu konularda soruşturma makamınca etkin ve önyargıdan uzak bir soruşturmanın yürütülmesi gerekiyor. Nitekim, olayın yaşandığı bölgeye çok yakın mesafede 3 Jandarma Karakolunun, Korucu gözetleme kulübelerinin bulunmasına rağmen, sabah 09.00 saatlerinde nasıl olurda söz konusu olay bu kadar rahatlıkla yapılmıştır? Nasıl oldu da failler, çıplak ve çorak arazide çok kısa bir sürede izlerini kaybettirmişlerdir? 4 dakikada bölgeye gelebilen helikopterler neden saatler sonra bölgeye inmişlerdir? Çok kısa bir sürede olay yerinde olması gereken güvenlik güçleri nasıl olur da köylülerden 40 dakika sonra olay yerine varmışlardır? Ve en önemlisi faillerin yakalanması amacı ile neden bölgede bir operasyon yapılmamıştır? Sorabileceğimiz, sorulması gerekli bu şekilde çok sayıda soru bulunmaktadır. Soruşturmanın adil ve hukuka uygun şekilde yürütülebilmesi açısından söz konusu hususların aydınlatılması gerekmektedir."

Geçmiş dönemde, JİTEM, Ergenekon ve buna benzer gayri resmi devlet oluşumlarının bölgede birçok hak ihlaline sebep olduğunu son dönemlerde yeniden ortaya çıktığına işaret eden Akınca, "Bu tür olayların bölgemizde bir daha yaşanmaması, yaşanan gerek yaşam hakkı ve gerekse diğer hak ihlallerinin bir daha gerçekleşmemesi açısından cesur savcılara ve basiretli devlet adamlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca dün 20 Eylül Dünya Çocuklar Günü idi, söz konusu patlamada yaralı olarak kurtulan Zeynep, bugüne annesini yitirerek ve bir bacağını kaybederek girmiştir. Yaralılar ve Zeynep için timsah gözyaşlarını dökenler, bu olayın faillerini bulup, yargı önüne çıkarmalıdır.O zaman Zeynep'lerin gözyaşları bir nebze dahi olsa diner" şeklinde konuştu.

İHD'nin, Geçitli Köyünde meydana gelen patlama ile ilgili araştırma ve inceleme Raporu şöyle:

Olay yeri, Hakkari- Çukurca Karayolunun 25'inci kilometresindeki yol ayrımından 21 kilometre mesafededir. Hakkari İl Merkezine 40 kilometre, Durankaya Beldesine 5, Geçitli Köyüne 3 kilometre mesafededir. Olay yerinin Kuzey, Güneydoğu ve Batı yönlerinde çıplak tepelerin olduğu, Kuzey tarafının kuşbakışı 500 metre uzaklığında korucu kulübesinin olduğu, Doğu kısmında kuşbakışı 100 metre uzaklığında bir korucu nöbet tutma yerinin bulunduğu, söz konusu yerlerin olay yerini çıplak gözle rahatlıkla gözlemleyebilecek konumda olduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Ayrıca yine olay yerinin Doğusunda Geçitli Jandarma Karakolu (3 Km), Kuzeyinde Durankaya Jandarma Karakolu (5 Km) ve Güneyinde Üzümcü Jandarma Karakolu (14 Km) olduğu tarafımızca gözlemlemiştir.

Olaya İlişkin Tespitler:

9 Kişinin yaşamını yitirdiği 4 kişinin yaralandığı olay, 16 Eylül Perşembe sabahı saat 9:00'da Geçitli Köyüne 3 Km mesafede gerçekleşmiştir. Olayın gerçekleştiği gün, olay anından bir buçuk saat sonra olay yerine gelen İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut, Şube Yöneticileri Sait Çağlayan ve Süleyman Ertuş, Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı ile olay yerinde görüştüklerini olaya ilişkin Başsavcının kendilerine olay mahallinde bulunan malzemelerin dökümünün BDP il başkanına teslim edildiğini söylemiştir.

Söz konusu malzeme tutanağında belirtilen malzemeler aşağıdadır:

Olay yerine yaklaşık 100 metre uzakta askeri iki çanta içinde iki adet mayın, bir adet havan mermisi ile hazırlanmış el yapımı bomba, Hakkari Dağ Komando Tugayı baskılı bir poşet içinde kumanya bulunmuş bu kumanyanın içinde zeytin (aydoğmuş marka), dardanel ton balığı, askeri kamuflajlı su şişesi bulunmuştur. Ayrıca diğer çantaların içinde, siyah beyaz çok telli ampul bağlı düzenek, iki bağ kablo, iki adet üzerinde SA*0543 seri nosu bulunan kalanşnikof kasaturası, nestle marka bisküvi, daniton marka şekerleme, bir adel stilsan profesyonel marka minyatür pense, bir adet göz damlası, 03 mm çapında bakır kablo, beyaz renkli sas marka 2*075 mm kablo, iki adet salam, diş fırçası, maket bıçağı, oduna sarılı iki adet dörtlü iç hat gri telefon kablosu, bir adet makas, üzerinde bir adet 81 mm ibaresi bulunan kab ile MKE 2-8-93, 81 mm MDLA harf grubu bulunan aydınlatma mermisi, kibrit, iğne iplik kutusu, kalem pil, bir adet balistik koruyucu kompozit başlık adında kullanma kılavuzu ve koli bandı bulunmuştur.

Heyetin Yaptığı Görüşmeler:

Baba Cahit Erol: "Askeriyeye ait çok sayıda mühimmat bulundu. Yaralı ve ölenlerden çok sayıda yakını bulunan ve patlamada yaşamını yitiren araç şoförü Aydın Erol'un babası Cahit Erol, yaşanan olayı kınayarak, olayın sorumluların ortaya çıkarılmasını istedi. Erol, "Patlamanın olduğunu yerde askeriyeye ait çok sayıda mühimmat bulundu. Bu da bu olayın kimler tarafından yapıldığını net olarak gösteriyor" dedi.

Necmi Kurt: "Kimse adres şaşırtmasın bu bir devlet terörüdürOlayda akrabası Şirin Kurt'u kaybeden Necmi Kurt ise, olayın bütün boyutlarıyla ortada olduğunu belirterek, kimsenin yaşanan olayı başkalarına mal etmemesini istedi. Kurt, "Kimse adres şaşırtmasın. Biz olay yerindeydik. Bu bir devlet terörüdür. Bütün malzemeler ortadaydı. Askeriye malzemeyi almak için çok uğraştı. Ancak biz bunları vermedik ve savcılığa teslim ettik. Bu patlamayı yapanlar, arkadan gelecek bir aracı tahmin etmemişti. İkinci araç geldiği için bunlar çantalarını almadan olay yerinden kaçtı. Nettir; bu devlettin işi ve devlet terörüdür" diye konuştu.

'4 sene önce patlama olmuştu askeriye bütün dağı bombalayıp bizlere de hakaret etmişti'

İsmini vermek istemeyen bir görgü tanığı: "Patlamanın olduğu olay yerine 50-100 metre ileride araçla seyir halindeydim. Patlama sesini duyduktan sonra aniden arkama baktım. O an, beden parçalarının ve araçtan kopan parçaların havaya savrulduğunu gördüm. Araçta bulunan erkek yolcularla birlikte olay yerine geldik. Cesetler paramparçaydı. hemen köylülere ve ambulansa haber verdim. 15 dakika sonra ambulans geldi. İki erkek ve bir kadın gördüm ilkin. Yaralı halde inliyorlardı. Yaralıların birçoğunun çeşitli uzuvları kopmuştu. Patlama 09:00 civarı gerçekleşti. 40 dakika kadar sonra köyde konumlanmış askeri birlikler olay yerine geldi. Olayın gerçekleştiği yer ile karakol arasındaki mesafe yaklaşık 4 kmdir. Karakoldaki birlikler isteselerdi en geç on dakika içerisinde olay yerine gelebilirlerdi. Olay yerinde sürekli nöbet tutan korucular, yaklaşık bir hafta boyunca hiç gözükmediler. Olay yerine biri 100, diğeri 500 metre olmak üzere iki ayrı korucu kulübesi olmasına rağmen hiçbir korucu o gün kulübelerde yoktu. Ayrıca, Geçitli Karakolu'nun yukarısında bulunan ve çevrenin tümünü rahatlıkla görebilen termal kameranın kayıtları bu olayda yol gösterici olabilir. Ayrıca özellikle gece saatlerinde sıklıkla dolaştığına şahit olduğumuz heronların, son günlerde dolaşmamalarını şüphe verici buluyoruz. Üç dört yıl kadar önce patlamanın yaşandığı bölgeye çok yakın bir yerde askeri bir aracı hedef alan bir mayınlı saldırı düzenlenmişti. Olayın ardından güvenlik güçleri ağır silahlar ve helikopterlerle on dakika içerisinde olay yerine intikal etmiş ve bütün bölgeyi taramışlardı. Ardından ikamet ettiğim köye baskın düzenleyip kırk kadar kişiyi gözaltına aldıktan sonra bütün köy sakinlerine hakaret ve tehditlerde bulunmuşlardı. 16 Eylül'de meydana gelen ve 9 kişinin yaşamını yitirdiği, dört kişinin yaralandığı olaydan sonra güvenlik güçlerinin hiçbir operasyon yapmamış olmaları düşündürücüdür. Faillerin yakalanması için herhangi bir faaliyet içerisinde girmemişlerdir."

Görgü tanığı: Asker olay yerine gelir gelmez düzeneği eliyle koymuş gibi gördü

İsmini vermek istemeyen bir diğer görgü tanığı: "Patlama anında olay yerine yaklaşık iki - üç kilometre uzaktaydım. Patlama sesini duyar duymaz arabayı çalıştırıp beş dakika sonra olay yerine vardım. Ardından 112 ve karakolu seyir halindeyken yakınlarıma arattırdım. Olay yerine vardığımda seyir halindeki diğer minibüslerden gelen vatandaşlar yaralılarla ilgileniyorlardı. Parçalanmış cesetleri toplamaya başladık. Bu zaman zarfında köylüler olay mahalinde toplanmaya başladı. Kırk dakika sonra geçitli karakoluna bağlı askeri birlikler olay yerine gelmeye başladı. Yaklaşık bir buçuk saat sonra ise bir askeri helikopter indi ve içinden savcı ve doktor indi. Helikopterden inen özel birlik olduğunu düşündüğüm askerler çantalarını olay yerine yakın yerlerde bulunan insanların içine gelişigüzel bıraktılar. Bence olay yerinde unutulan çantayı diğer çantaların içinde kaybedip kayıp çantayı almak için böyle bir girişimde bulundular. Biz, bu esnada cesetlerin parçalarını torbalara dolduruyorduk. Sivil giyimli bir asker eli ile koymuşçasına mayını patlatmak için döşenmiş kabloyu toplayıp 'arkadaşlar başka bir mayın olabilir' deyip oradaki insanları uyardı. Yine söz konusu askerler patlamamış mayınların ve unutulan askeri çantaların yanına giderken halk onları taşlamaya başladı. Olaya ilişkin bende şüphe uyandıran temel şey, olaydan sonra çevrede en küçük bir güvenlik önleminin alınmamış olmasıdır. Patlamadan yaklaşık beş altı saat sonra askeri bir helikopter kısa bir süre kaldıktan sonra birliğine geri döndü. Arabada bebeklerle birlikte hamile bir kadın da bulunuyordu. Köylülerden aldığımız bilgilere göre Hakkari ilinden olay yerine helikopter mesafesi dört dakika iken askeri helikopter neden beş altı saat sonra gelmiştir. O bölgede bulunan bütün karakollarda özel birlikler konuşlandırılmaktadır. Olayın gerçekleştiği haftanın öncesinde neredeyse her gün yol güzergahı boyunca mayın taraması yapılırken o hafta yapılmamış olması kuşkularımız arttırmaktadır. Köy sakinleri olarak can güvenliğimiz yoktur. 19 Eylül'de köy muhtarımız medya eliyle gerçekleştirilen bilgi kirliliğine dikkat çekmek için basın açıklaması yapmıştır."

Hakkari Vali Yardımcısı Sinanoğlu: Basında çıkan telefon görüşmeleri haberleri doğruyu yansıtmıyor. Asayiş toplantılarına bizzat katılan bir amir olarak böyle bir bilgi tarafıma intikal etmemiştir

Hakkari Vali Yardımcısı Davut Sinanoğlu: "Hakkari valisi Muammer Türker'in basında geçtiği gibi olayın kesinlikle PKK tarafından yapıldığına dair bir beyanı olmamıştır. Beyanın aslı valiliğin internet sitesinde mevcuttur. Sayın valimiz, 'Terör Örgütü' tarafından döşendiği düşünülen mayın şeklinde bir beyanatta bulunmuştur. Biz kimden gelirse gelsin sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybettiği bu olayı lanetliyoruz. Faillerin kesin olarak PKK militanı oldukları yönünde bir beyanımız yoktur. Ayrıca PKK'nin olayı üstlenmemiş olması PKK'yi aklamaz. PKK'nin olaydan kısa bir süre sonra can havliyle biz yapmadık şeklinde beyanda bulunmasını kuşku verici buluyoruz. Basında çıkan telefon görüşmeleri haberleri doğruyu yansıtmıyor. Asayiş toplantılarına bizzat katılan bir amir olarak böyle bir bilgi tarafıma intikal etmemiştir."

Bedirhanoğlu: Olayın gerçekleştiği yer ve zaman bile olayın kimler tarafından yapıldığına dair bizlere fazlasıyla malumat vermektedir

Hakkari Belediye Başkanı Dr. Fadıl Bedirhanoğlu: "Olayın gerçekleştiği yer ve zaman bile olayın kimler tarafından yapıldığına dair bizlere fazlasıyla malumat vermektedir. İlimizde cereyan eden en ufak olaylara bile müdahale eden güvenlik güçleri nedense böylesi ciddi can kayıplarına neden olan mayınlı saldırıya müdahale etmediler. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda kaçacak yada saklanacak hiçbir yere sahip olmayan olay mahalline bir helikopter bile gönderilse olayın failleri ortaya çıkarılabilirdi. Bence olay yerinde bulunan çanta ve diğer askeri malzemelerin kimlere ait olduğu derhal ortaya çıkarılmalıdır. Ancak maalesef böylesi ciddi bir olayın aydınlatılması için yetkililerin en küçük bir çaba içerisine bile girmemiş olması bence çok düşündürücüdür. Biz bu olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığını düşünüyoruz."

Aydınlatılması gereken noktalar:

* Olay mahallinde termal kameralar var mıdır? Varsa görüntü tespit etmişler midir?
* Olaya 500 metre mesafede olan ve olay yerini rahatlıkla görebilen korucu kulübelerindeki korucular olayı görmüşler midir?
* Korucuların o gün nöbette olmadıkları söylenmektedir. Bunun sebebi nedir?
* Periyodik olarak yol güzergahı boyunca mayın taraması yapılırken o hafta neden hiç yapılmamıştır?
* O gün ve o saatte Heron'lar gözlem yapmışlar mıdır?
* Faillerin yakalanması için olay yerine bir buçuk saat sonra gelen helikopterler çevrede herhangi bir faaliyette bulunmuşlar mıdır?
* Yine bölgeyi çevreleyen üç jandarma karakolu tarafından faillerin yakalanması için herhangi bir operasyon yapılmış mıdır?
* Hakkari'den olay yerine helikopter ile dört dakikada gidilebilirken helikopter neden olay yerine geç intikal etmiştir?
* Olayın gerçekleştiği günden bu güne kadar hükümet yetkililerinden her hangi birinin olay yerine gelmemiş olması ve yurttaşları ziyaret etmemiş olması düşündürücüdür.
* Olayın hemen akabinde Başbakanın olayın PKK tarafından yapıldığını kesin bir dille beyan etmesi öncelikle masumiyet karnesine aykırıdır. Ayrıca henüz soruşturma tamamlanmamışken Başbakanın açıklamaları yargıya açıkça talimat niteliğindedir.

Kanaat ve Sonuç:

Kanaat: Yaptığımız gözlem, araştırma, inceleme ve görüşmeler sonucunda olayın kuşkularla dolu olduğunu daha önce bölgemizde meydana gelen benzer olaylara tek taraflı bakmanın yanlış olduğunu geçmişteki olayların daha önce çıkardığı sonuçlar bize göstermektedir. Nitekim Çukurca'da 6 askerin mayınlı saldırıda yaşamını yitirdiği, Elazığ'da gerçekleşen ve dört askerin yaşamını yitirdiği ve Şemdinli Umut Kitapevi olayları etkili bir soruşturma yapılmadan önce kesin bir sonuç elde edilmeyeceğine örnek teşkil etmektedir. Olayda birçok karanlık noktanın bulunduğunu, cumhuriyet başsavcılığının yürüteceği etkin ve etkili bir soruşturma sonucu olayın aydınlatılabileceğine inanıyoruz.

Sonuç: Sonuç olarak biz İnsan Hakları savunucuları, insan yaşamının kutsal olduğunu, söz konusu olayda faillerin ortaya çıkarılıp yargılanması konusunda olayın takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. DİHA