İran hegemonyası, Kürdistan ve Türkiye

İran hegemonyası, Kürdistan ve Türkiye

Arap Baharı'yla Ortadoğu'da nüfuzunu oldukça yaygınlaştıran İran üzerine yazımı tam yazmaya çalışırken sayın Fehim Işık'ın 25.03.2015 te Evrensel Gazetesin'de çıkan ve son derece bilgi içerikli yazısından da ayrıca faydalandım.

Maksut Köşker yazdı:
 
Bu yazıyı tam bitirmiş ve yayına hazırlamışken bu düşüncelerimi adeta teyit eden bir konuşma geldi Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından. Erdoğan bugün, 26.03.2015, İran'ın, Irak ve Yemen'deki varlığından dolayı net bir şekilde rahatsızlığını dile getirdi. Ayrıca aynı konuşmada Erdoğan; Arabistan'ın başını çektiği koalisyon güçlerinin Yemen'deki Şii mezhebine yakın olan Husi milislerine karşı gerçekleştirdikleri hava saldırısına da destek verdi. Erdoğan Sunni bloğun yanında yeralmak istiyor bunun için zaten Mısır'la yakınlaşma sinyallerini verdi son  Suudi Arabistan gezisinde.
Suudi Arabistan'ın Yemen'deki bu hava saldırısını ABD de destekledi. Aslında bu saldırı bir nevi İran'a yapılmış bir saldırıydı. Çünkü seçimle başa gelen hükümeti Şii olan İran destekli Husiler devirdi ve yönetimi ele geçirdi. Bildiğimiz gibi Ortadoğu'da tek bir strateji geçerli değildir bunun en büyük göstergeside ABD'nin Irak'ta İran varlığına evet derken Yemen'deyse tam tersi İran varlığına karşı. 
 
Ben daha 2015'in Temmuz'unda Erbil'deyken üst düzey KDP'li yetkililerden bolca duyduğum bir konu( buna birincil tehdit diyebiliriz) vardı ki o da Iran'dı. Evet, Iran tam anlamıyla Kürtler için bir tehdit. Şuna çok eminim, eğer İran olmasaydı Esad Kürtler'e belkide çok daha destek çıkar ve Rojava özerkliğini tanırdı. Ama gelgelelim tehditin merkezindeki Kürtler yada buna Kürt bölgesi diyelim. Bu merkez başlıca Kürdistan Bölgesel Yönetimi'dir. IŞİD Sincar/Şengal'e saldırdıktan hemen sonra KDP yetkilileri bana bunun arkasında kesinlikle İran var dediler. Çünkü biz bağımsızlığa çok yaklaşmıştık ve bunu İran çok iyi biliyordu önümüzü kesmek için bu IŞİD'i bize saldırttı. Zaten KDP yetkilileri bunu bir kaç ay sonra kamuoyuna deklare etti. 
İran'ın alan hakimiyeti oldukça genişledi bunu sadece Irak, Yemen ve Suriye'deki Şii nüfusa bağlamak yanlış olur çünkü aynı paralelde Obama da baya fırsat sunuyor. Zaten en çok bu yüzden Netenyahu ile Obama'nın arası açıldı. 
İran'ın Ortadoğu'daki yayılmacı politikasının önünde İsrail hariç nerdeyse hiç bir güç yok. Özellikle batının buna sessiz kalması ayrı bir Uluslararası İlişkiler sorunu. Çünkü Irak'ı, Yemen'i ve Suriye'yi arka bahçesi yapan bir İran'ın ne kadar tehlikeli olabileceğini düşünmek içten bile değil. 
Türkiye'nin himayesine girebilecek bir Sunnilik yok ortada ama İran'ın himayesine girebilecek bir Şiilik var. Bunun için Kürt düşmanlığı üzerinden Türkiye'ye Sunniliği vermeye kalkışmak çok karlı bir siyasi kazanç olur İran için. Sisi'nin Mısır'da Suudi Arabistan'dan oldukça büyük bir destek alarak Türkiye'ye son derece yakın olan Müslüman Kardeşler'e indirdiği darbe ve Beşar Esad'ın gücünü Suriye'de pekiştirmesiyle zaten Türkiye'nin bu alanda Tüm etkinliğini minimum seviyeye indirmiş oldu. Şuanda Türkiye'nin elinde sadece Bölgesel Kürdistan Yönetimi kalmış. Bunu da İran Türkiye'nin elinden almaya kalkışırsa parçalanan İran değil fakat her iki ayağı kesilen Türkiye ve Ortadoğu'nun en büyük lideri de İran olur. Türkiye için bundan daha büyük bir yıkım olamaz. 
Iran öyle basite alınabilecek bir ülke değil. Iran iki bin yıldan fazla bir devlet ve toplum geleneğine sahip. Şii mezhebinin merkezi ve hamisi konumunda. Tüm bu dinamikleri kuvvetlendiren bir de nükleer enerji gücü var. Bunun için İran'ın bölgede yaratacağı değişimi görmek çok zor değildir.
Şuan Irak'ta bulunan İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Güçleri komutanı Kasım Süleymani neredeyse Başbakan İbadi'den daha fazla popüler. Bölgesel Kürdistan Hükümeti'inin  Şii milislerin Irak'ta çok fazla etkinliklerinden çekinmelerinin belkide en büyük sebebi bu İran ve Irak'lı Şii ittifakından geliyor. Bu ittifak çok yakın gelecekte olmasada ama Irak'ı parçalamaya götürecek bir ittifak olarakta görülebilir. Çünkü baştan beri bir proje olan Irak'ın bütünlüğü, tümüyle İran'ın arkabahçesi konumuna ulaşacak bir devlet yapısına sahip değildir. Ne Kürtler nede Sünni Araplar buna razı olur. Zaten İran bütünüyle Bağdat'ı elegeçirdikten sonra bu proje doğal olarak yok olup gidecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.