Hayatı 'ümidin düşmanlarına' karşı mücadeleydi

Hayatı 'ümidin düşmanlarına' karşı mücadeleydi

Suruç'ta katledilenlerden biri olan Cebrail Günebakan, büyüdüğü işçi, emekçi ve devrimci Gülsuyu Mahallesi'nde, hem kentsel dönüşüme hem de uyuşturucu çetelerine karşı mücadelede en önde oldu.

İSTANBUL - Direnişin ve umudun kenti Kobanê'nin yeniden inşasında yer alabilmek, orada direnen arkadaşlarının anısını çocuklara park inşa ederek yaşatabilmek için yola çıkan ve Suruç'ta canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren gençlerden biri de Cebrail Günebakan'dı.

Ezilenlerin, emekçilerin Kürdistan'dan göç ettirilenlerin mahallesi Maltepe Gülsuyu'nda dünyaya gelmişti.

Elazığ Karakoçanlı olan Günebakan, genç yaşlarında sosyalist mücadeleyle tanıştı. Lise yıllarında Liseli Öğrenci Birliği'nde mücadeleye başlayan, arkadaşlarının deyimiyle Cebo'nun yaşamı, daha sonra hep ezilenlerin mücadelesi ile geçecekti.

Kentsel dönüşüme karşı mücadelede olduğu gibi uyuşturucu çetelerine karşı mücadelede de hep en önde yürüdü. 

Gülsuyu'nda yürüttüğü mücadele sırasında çetecilerin hedefi oldu, vuruldu. Ne Roboski'de katledilen sivilleri yalnız bıraktı ne de Kobanê'de yaşamını yitiren yoldaşlarının ailelerini. 

Adana'da katliamın girişiminden yaralı kurtuldu

Daha çocuk yaşta devlet şiddetiyle tanışmış, 17'sinde tutuklanmış "Taş atan çocuklar"dan biriydi Günebakan. İnsan canlısı, cesur bir devrimci olarak Gezi direnişinde asi çocuklarındandı aynı zamanda. O dönemde milyonlarla beraber sokağa taşırdığı isyanı nedeniyle 2013 yılında tekrar tutuklandı ve 6 ay tutuklu kaldı. 

İnancı ve kararlılığıyla mücadelesini serbest kaldıktan sonrada kaldığı yerden devam eden Günebakan, Adana'da HDP için seçim çalışması yürüttüğü sırada HDP binasına dönük bombalı saldırının da hedefi olmuş, yaralı olarak kurtulmuştu.

O fotoğrafla hafızalara kazındı

İnantçı ve kararlıydı. Hemen her an aralarında olmasına rağmen herkes onu Kobanê direnişinde yaşamını yitiren Sibel Bulut'un taziyesine dönük polis saldırısında gözaltına alınırken uğradığı polis şiddeti ile tanıdı. Bir sivil polisin iki eliyle ağzını yırtmaya çalıştığı fotoğrafı ile gündeme gelen olaydan sonra yaptığı açıklamada, "Ağzımızı da yırtsalar, türlü işkencelere de tabi tutsalar biz sokakta halkların özlemini, halkların taleplerini dile getirmekten hiçbir zaman çekinmeyeceğiz" demekten çekinmemişti.

'Onlar ümidin düşmanları' demişti

Suruç'a gitmeden önce Cudi'de yaşanan orman yangınlarına tepkisini sosyal medyadan "Onlar ümidin düşmanıdır, akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı" dizeleriyle paylaşmıştı. 

2 gün sonra ise "ümidin düşmanlarına" karşı tarihi bir direnişin sergilendiği Kobanê'nin yeniden inşasında yer alıp umudu büyütmek için gittiği Suruç'ta katledildi. 

Gülsuyu'nun Cebo'su 

Cebrail Günebakan'ın aynı mahalleden, birlikte büyüdüğü arkadaşı Hasret Eroğlu, Cebrail'in Gülsuyu mahallesinde yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı verilen mücadelede hep önde olduğunu, bu yüzden silahlı saldırıya bile uğradığını dile getirdi.

Tüm yaşadıklarına rağmen Günebakan'ın mücadeleden geri durmadığını belirten Eroğlu, "Muğla Üniversitesi'nde Kamu Yönetimi okuyordu. HDP'ye yönelik seçim sürecindeki Adana saldırısında yaralı kurtuldu ve yoldaşlarına yardım etmişti. Kobanê'ye giderken kolyemi vermiştim. Gidip gelirsem sana veririm, demişti. Her tarafa koşardı, güler yüzlüydü ve herkesi severdi. Birebirimizi kardeşten öte severdik. Onunla hiçbir anımı unutamam hayat dolu, cesur ve fedakâr bir devrimciydi" sözleriyle anlattı yitirdiği arkadaşını .

Günebakan'ın yaşamını yitirdiği katliamından yaralı kurtulan yoldaşı Volkan Uyar da, liseden beri arkadaşı olan Cebo'yu şöyle anlatıyor; "Daha 18'ine girmeden tutuklandı. Taş atan çocuklardan biri olarak yargılandı. Nerede ihtiyaç varsa oradaydı Cebrail. İnsan canlısıydı. Rehberlik, önderlik yeteneği olan bir yoldaşımdı ve kitleler tarafından çok sevilirdi. Fenerbahçeliydi, çok oynardı ve çabuk sinirlenirdi. Üniversite öğrencisiydi hem çalışıp hem okuyordu ama asıl yaptığı iş devrimcilikti." 

Roboski'de de bulunan Cebo, "Roboski'nin Çocukları" adıyla kaleme aldığı yazıdan bir kesit: 

"Çocukların dağlara taşması, sokaklarda çatışması hiç kimsenin istemeyeceği bir durum. Nazımca bir tutkuyla isteriz biz de çocukların şeker yiyebilmesini, sokaklarda oyunlar oynayıp çocukça duygularını doya doya yaşamasını. İstemeyiz tek bir insanın dahi ömründe bugünlerin eksik kalmasını. Ama ne yazık ki Kürdistan'daki çocukların, savaş koşullarında buna imkanları yok. Oyuncak bebekleri yok, onlar yakılan köylerden yükselen bebek ağlamalarını bilirler, oyuncak kamyonlar yerine her gün köylerinden geçen askeri araçları bilirler, havai fişeklerin gökyüzünde görkemli patlayışları yok orada, bombalanmış dağlardan yükselen ateş bulutlarını bilirler."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.