Hasta tutuklu Sibel Çapraz yine tahliye edilmedi

Hasta tutuklu Sibel Çapraz yine tahliye edilmedi

Yüksekova’da Kasım 2015’te katıldığı gürültü eyleminde vurulan ve tedavisi tamamlanmadan tutuklanan Sibel Çapraz bugün görülen ikinci duruşmasında da tahliye edilmedi.

YÜKSEKOVA HABER

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde Eski Kışla mahallesinde katıldığı bir gürültü eylemi sırasında vurulan ve daha sonra tedavisi bitmeden yaralı halde tutuklanarak cezaevine konulan Hakkari İl Genel Meclisi Üyesi Sibel Çapraz’ın yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Çapraz'ın SEGBİS sistemi ile katıldığı duruşmada, avukatları ve ailesi hazır bulundu.

Kürtçe savunma yapan Çapraz, işkence ve tehdit altında ifadeleri alındığını belirten tanıkların beyanlarının ortada olduğunu belirterek, "Söyleyebileceğim farklı birşey yok. Zaten her şey ortada. Tanıklar baskı ve işkence altında tutanakların imzalatıldığını söylüyor. Mahkum edilmek isteniyorum. Zaten benim ne iş yaptığım, nerede çalıştığım ortada" dedi. Çapraz, tahliyesini talep etti.

Duruşmaya bulundukları cezaevlerinden SEGBİS sistemi ile katılan tüm tanıklar emniyetteki teşhis tutanaklarının kendilerine zorla ve işkence altında imzalatıldığını söyledi.

M.E.: SORGUMUN YARISI BEN ÇIPLAK HALDEYKEN YAPILDI

Tanıklardan M.E: Polisteki teşhis tutanaklarında yer alan beyanların kendisine ait olmadığını belirterek, "Beyanlar bana emniyette okutulmadan zorla baskı altında imzalatıldı. Savcılıkta da emniyetteki ifadelerimi kabul etmediğimi belirtmiştim. Kendim zaten sara ve epilepsi hastasıyım. Sorgunun yarısı afedersiniz ama ben çıplak haldeyken yapıldı" dedi.

M.R.İ.: BU, POLİSİN BURADAKİ İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK İÇİN YAPTIĞI BİR OYUNDUR

M.R.İ isimli tanık da teşhis tutanağındaki ifadelerinin kendisine ait olmadığını belirterek, "Bu, polisin buradaki insanları birbirine düşürmek için yaptığı bir oyundur. Emniyette hiçbir ifade vermedim. Savcılık sorgumda da söyledim. Bunlar polislerin uydurduğu şeylerdir. Bana bazı kağıtlar işkence altında imzalatıldı. Başta imzalamak istemedim, birkaç kez kafamı sertçe masaya vurup darp ettiler. Bana Sibel Çapraz veya başka biri ile ilgili herhangi bir fotoğraf da gösterilmedi. Ben kendisini il genel meclisi üyesi olarak tanırım. Kendisi ile ilgili başka bir bilgim yoktur. Kendisini herhangi bir yerde görmedim" dedi. 

A.B.: POLİSLER BENİ CUMHURİYET MAHALLESİNDEKİ BİR KUYUYA ATARAK BANA İŞKENCE YAPTI

Van M Tipi Kapalı Cezaevin'nde tutuklu bulunan ve SEGBİS sistemiyle duruşmaya katılan A.B. isimli tanık ise, Çapraz'ı tanımadığını belirterek, "Kendisini ne tanıyorum ne de daha önce herhangi bir yerde karşılaştım. Emniyette herhangi bir fotoğraf teşhisi yapılmadı. Hiç tanımadığım bir sürü insanla ilgili teşhis yaptığım yönünde iddia var ama böyle bir şey yok. Bana emniyette hiçbir fotoğraf gösterilmedi. Burada bana okumuş olduğunuz fotoğraf teşhis tutanağındaki beyanları da ilk defa sizden duyuyorum. Kesinlikle böyle bir beyanda bulunmadım. Bana emniyette işkence yapıldı. Bu tür beyanlarda bulunmam için sürekli beni zorladılar, kabul etmediğim için de beni sürekli dövdüler, darp ettiler, psikolojik baskı uyguladılar. Bir defasında beni Cumhuriyet Mahallesi'nde üçgen bina olarak bilinen yere götürerek orada kazılan bir kuyuya attılar ve üzerime toprak attılar. Kafamı sürekli kuma bastırıyorlardı. Bana 'kafanı kaldırmayacaksın, kafanı kaldırdığın anda kurşunu beyninden yiyeceksin' gibi bir sürü sözlerle beni tehdit ettiler. Hatta üç dört el ateş de ettiler. Beni sokağa çıkma yasağı sırasında Esentepe mahallesinin arka tarafında bulunan Pizok köyünde gözaltına almışlardı" dedi.

UZUNKÖPRÜ: TANIK İFADELERİ KOPYALA YAPIŞTIR TEKNİĞİYLE YAZILMIŞ

Tanık konuşmalarının ardından söz alan Çapraz'ın avukatlarından Davut Uzunköprü, "Eğer bu tanıkların hazırlık beyanları mahkemede esas alınıyorsa bunların yargılandığı dosyada samimi ikrar veya etkin pişmanlığın uygulanması lazım. Fakat böyle ifade verdiği iddia edilenlerin hepsi müebbet hapis yedi. Yani sizin mahkemenizde bu beyanlar kabul ediliyor ama kendi davalarında kabul edilmiyor. Tanıkların beyanları kopyala yapıştır tekniğiyle yazılmış. Yüksekova'da herkesin fotoğrafı emniyette var. Emniyet istediği kişinin fotoğrafını çıkarır altına istediğini yazar. İstediği zaman gizli tanık bulabiliyor. Bu bölgede yaşayan herkes böyle bir tehdit altında. Eğer bu şekilde kumpas kuran polisler hakkında soruşturmalar başlatılsaydı daha adil sonuçlara ulaşabilecektik" dedi.

'TÜRKİYE'DE POLİSLERİN KURDUĞU KUMPASLARI GÖRDÜK'

Hiçbir savcının teşhis tutanağı hazırlamadığını belirten Uzunköprü, "Çünkü hukuk sistemimizde teşhis yoktur, yüzleştirme vardır. O halde neden polisteki teşhis beyanları dikkate alınıyor? Tanıklar konuştu. Eğer dikkate alınmayacaksa o halde boşuna zaman harcıyoruz. O yüzden gerekçe kısmında tanık beyanlarının dosyadan çıkarılmasını talep ediyoruz. Yakın zamanda Türkiye'de polislerin kurduğu kumpasları gördük. Maalesef ki bu dosyalarda bunlarla karşılaşıyoruz" dedi.

'TANIKLARI DİNLEDİK; ARTAN ŞÜPHE YOK, AZALAN ŞÜPHE VAR'

Tanıkların polis teşhis tutanaklarındaki beyanlarında yer alan çelişkilere değinen Uzunköprü, "Bir tanık beyanında Sibel'i canlı kalkan çadırında gördüğünü yönünde bir cümle var. Halbuki söz konusu canlı kalkan çadırı Sibel vurulduktan ve hatta tutuklandıktan sonra kurulmuş. Müvekkilim yarı sakat bir şekilde cezaevinde bulunmaktadır. Buradaki temel sorun şu. Müvekkilim hendeklerin bulunduğu yerde değil, ablasının evinin yakınında vurulmuştur. Müvekkil ablasının evindeyken dışarıda yapılan demokratik bir eylem olan gürültü eylemine katılmak üzere evden çıkıyor ve vuruluyor. Bu gürültü eylemlerine hepimiz katıldık. Her hafta Valilikte toplantıya katılan bir insan. İl Genel Meclisi üyesidir. AİHM kararlarında tutukluluğun devam etmesi konusnda artan şüphe olması gerekiyor. Biz tanıkları dinledik, artan şüphe yoktur, azalan şüphe vardır. Zaten ameliyata gidecek. Bu nedenlerle müvekkilimin tahliye edilmesini veya adli kontrol şartıyla hastaneye sevk edilmesini talep ediyorum" dedi.

Duruşmada savcı, suçlamanın aynısını dosyadan okumak suretiyle tekrarlayarak Çapraz'ın tutukluluk halinin devamını talep etti.

GÜVEREN: "MÜTALAADA AÇIKÇA BİR YALAN VAR'

Mütalanın ardından söz alan Avukat Banu Güveren savcının mütalası esnasında kullandığı 'tanıkların birbirini destekleyen ifadeler' şeklindeki beyanına dikkat çekerek, "Kendisinin acaba beyan ettiği 'tanıkların birbirini destekleyen beyanları' mahkemede bulunan beyanları mı? Eğer öyleyse buna katılıyoruz ama eğer öyle değilse herşeyden evvel birazdan bahsedeceğim düşmanına ceza hukukunu uygulamayın. Neden söylüyorum? Sayın savcı bize bunun açıklamasını lütfen yapsın. Müvekkilim hangi aşamada acaba kendisini polisin vurduğunu beyan etmiştir? Böyle bir beyan yoktur dosyada. Mahkemeler, hakimler dürüst olmalıdır. Burada ortada açıkça bir yalan var. Yalan söylenmemelidir. Burada sizden gerçek adil yargılamanızı bekleyen bir insan var. Kendisi hasta ve şuan bu uygulamalar sebebiyle ölümle burun buruna. Lütfen sayın mahkeme dikkatlice dosyaya baksın. Müvekkilim sorgusunda da savunmasında da aynı şeyi söylemiştir. "Ben kurşunun nereden geldiğini görmedim" demiştir. Buna rağmen hem iddianamede, hem tutukluluğa gerekçe yapılan, biz buna gerekçe demiyoruz sayın savcı lütfen yanlış anlamayın, biz sizden gerekçe isterken gerçekten hukuki bir belge niteliği taşıyabilecek bir gerekçe istiyoruz. Oysa burada dürüst olmayan bir gerekçe var. Bu yönüyle mütalaya kesinlike katılmadığımı beyan ediyorum" dedi.

'DÜRÜST YARGILAMA NE YAZIK Kİ YOK'

Müvekkilinin sadece bir basın açıklamasına katıldığını belirten Güveren, "Burada hem yasalarımızca, hem Anayasaca hem de AİHM sözleşmesiyle ve mahkeme kararlarından da görüldüğü üzere ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek bir durum vardır. Buradaki hukuki olmayan durumun nedeni özünde fezleke olmasındandır. Fezleke iddianame oluyor, iddianame de olduğu gibi hiçbir araştırma yapılmadan gerekçeli karara yazılabiliyor. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ne yazık ki şüpheden mevcut iktidar, sistem yararlanır haline dönüşüyor. Dürüst yargılama ne yazık ki yok. Yalan beyanlar bu tutanaklara yansıyabiliyor. Eğer ki bir yerde işkence iddiası varsa gerçekten burada artan bir tehlike ve ortada ciddi bir şüphe vardır ve bu şüphe sanık yararına olmalıdır. Tutanaklara bakın bir kişi 100 kişinin, 500 kişinin herbirinin sabah kalkıp ne yediğinden, hangi eyleme katıldığından baştan sona hayatı ile ilgili bu kadar bilgiyi nasıl bilebilir? İstihbarat bile teknik takip yapsa bu kadar beyanı önünüze getiremez. Sibel'in sağlık durumunu yakından bilen bir insanım. Burada yaralı bir insan var. 3-4 ay içerisinde bağırsak ameliyatı olması gerekirken 10 aydır ameliyat olamıyor. Bu dosyanızda mevcut. Bu bir tıbbi zorunluluk. Bu tedevi belki 2 yıl sürecek. Buna rağmen burada mütalaada kaçma şüphesinden söz edilebiliyor. Bu kişinin zaten kaçası demek ölmesi demek" diyerek Çapraz'ın tahliyesini talep etti.

Mahkeme heyeti verilen aranın ardından Çapraz'ın sağlık durumu hakkında Adli Tıp Raporu (ATK) beklenilmesi kararı vererek, duruşmayı 29 Kasım'a erteledi.

NE OLMUŞTU?

Sibel Çapraz, 28 Kasım 2015’te ilçenin Dize mahallesinde polislerce gerçekleştirilen bir hendek operasyonu sırasında, o gece kaldığı Eski Kışla Mahallesi’nde duydukları silah sesleri üzerine mahalleli ile beraber sokağa çıkarak gürültü protestosu yaptığı esnada vücuduna isabet eden kurşunla yaralanıştı. Dokuz gün yoğun bakımda kalan Çapraz, 2 Mart 2016’da tedavisi henüz bitmeden “örgüt üyesi” iddiasıyla tutuklanmıştı. 96 günlük tedavisi boyunca 15 ameliyat geçiren Çapraz, İstanbul’da tedavi gördüğü hastaneden Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki ameliyatını olmak üzere taburcu edildiğinde tutuklanmıştı.

Çapraz önce Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalmış, 30 Haziran’da da İzmir Menemen R Tipi Cezaevine sevk edilmişti. Cezaevi tarafından Menemen’de götürüldüğü hastanelerde Çapraz’a “burada ameliyat olamaz” raporu verildi. Bunun üzerine Çapraz geçen hafta tekrar Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na sevk edildi.

SİBEL ÇAPRAZ HAKKINDA

1981 Yüksekova doğumlu. İlköğrenimini Yüksekova’da, orta öğrenimini Elazığ’da tamamladı.

Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler ve Atatürk Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği bölümlerinden mezun.

13 yıl Yüksekova Haber Gazetesi’nde muhabirlik yaptı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi. 29 Mart 2014 yerel seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi’nden (BDP) Hakkari İl Genel Meclisi üyesi seçildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.