El ele vererek ölüme gittiler

El ele vererek ölüme gittiler

Uludereli gençler bombardımandan korunmak için el ele tutuştukları ve cesetlerin toprak altından çıkarılırken de ellerinin kenetli olduğu belirtildi

ŞIRNA - Şırnak'ın Uludere İlçesi'ne (Qılaban) bağlı Ortasu (Roboski) Köyü'nde 35 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın yankıları sürerken, Adem Ant (18), Yüksel Ürek (17), Mehmet Encu (15), Serhat Encu (17), Şıvan Encu (14), Erkan Encu (13) ve Seyit Enç'in (22), bombardımandan korunmak için el ele tutuştukları ve cesetlerin toprak altından çıkarılırken de ellerinin kenetli olduğu belirtildi.

Şırnak Uludere İlçesi (Qılaban) sınır köylerinden Ortasu (Roboski) ve Gülyazı (Beje) köylerinden sınır ticareti yaparken 35 köylünün F 16 savaş uçakları bombalanarak katledildiği 28 Aralık günü hafızalarda yer edinirken, yaşamını yitirenlerin çoğunluğunun küçük yaşta olması bölgedeki çocukların içinde bulunduğu trajediyi de gözler önüne serdi. Çocuklar, içindeki bulundukları koşullardan dolayı erken büyümek zorunda kalıyor, çocukluklarını da sınır hattında kaçakçılık yaparak geçiriyorlar. 28 Aralık gecesi okul masrafını karşılamak için Federal Kürdistan Bölgesi'ne giden çocuklar, savaş uçakları tarafından bombalanarak bedenleri parçam parça edildi.

Bir yıldır bu ticareti yapıyorlardı

Bölgedeki bombardımanın ardından olay yerine giden görgü tanıkları, Adem Ant (18), Yüksel Ürek (17), Mehmet Encu (15), Serhat Encu (17), Şıvan Encu (14), Erkan Encu (13) ve Seyit Enç'in (22) cenazeleri toprak altından el ele tutuşmuş vaziyette çıkardı. Daha 19 yaşına yeni girmiş olan Adem Ant ve 17 yaşındaki Yüksel Ürek, çocukluklarını birlikte geçirmiş ve bir yıldır birlikte sınır ticareti yapıyordu. Şırnak'ta ikamet eden Ant, sınır ticareti yapmak için sık sık Gülyazı Köyü'nde ikamet eden halasının evine geliyordu. Çocuklukları birlikte geçen Ürek ve Ant, aynı kaderi paylaştı.

'Kardeşimin düğününü bütün dünya izledi'

Bombardımanda yaşamını yitiren Adem Ant'ın ablası Narin Ant, kardeşinin nişanlı olduğunu belirterek, kardeşinin nişanını dün defnettikleri mezarlıkta yaptıklarını dile getirdi. Bölgedeki yoksulluğa dikkat çeken abla Ant, "Burada fabrika var mıydı? Fabrikalar olsaydı, iş yerleri olsaydı, kardeşim Irak'a kaçakçılık yapmaya gitmezdi. Kardeşimin ne suçu vardı. O ekmek parasının peşindeydi. O olayda 13 yaşındaki bir çocuk öldürüldü biliyor musunuz? Kardeşim nişanlıydı, düğününü yapamadım. Ancak dün herkes kardeşimin düğününe geldi. Bütün dünya kardeşimin düğününü izledi. Kardeşim en yakın arkadaşı olan halamın çocuğu Yüksel Ürek ile yıllarca aynı sofrayı, odayı paylaştı. Şimdi de aynı mezarda yatıyor" dedi. Ant'ın annesi Naime Ant, çocuğunun nişanlı olduğunu belirterek, "Düğününün masraflarını çıkarmak için Irak'a gitti. Nisan ayında düğünü olacaktı. Ama zalimler benim evladımı katlettiler. Benim çocuğumun kaçakçılık yapmaktan başka çaresi yoktu. Çünkü buralarda hiç iş imkanı yok" diye konuştu.

'Keklik yavrusu gibi atların altına saklanmışlar'

Yaşanan bombardımanın ardından olay yerine ilk giden görgü tanıklarından Teyfik Encu, yaşanan olayın canlı tanıklarından biri olduğunu belirterek, akşam saat 10.00'da yapılan katliamdan haberdar olduklarını söyledi. Duyar duymaz hemen olay yerine gitmeye başladıklarını aktaran Encu, "Olay yerine vardığımızda, gördüğümüz manzara tam bir vahşetti. İnsan ve hayvan parçaları birbirine karışmıştı. Karda siyah bir madde vardı. Bize gelen bir koku başımızı döndürdü. Baktık oradakiler 15-20 yaş arası gençlerimizdi. Hepsi öğrenci ve fakir fukaraydı. Kendimizi bildik bileli bu sınırda kaçakçılık yapıyoruz. Bu güne kadar devlet de bize göz yumarak, müsaade ediyordu" dedi. Şimdiye kadar böyle bir olay ile karşılaşmadıklarını kaydeden Encu, kendilerine bir oyun oynandığını ifade ederek, tanık olduğu vahşeti şöyle aktardı: "Başımıza getirilen tam bir oyun gibi. Sanki bizi kandırmışlar askerler sınıra gidip silahla ateş açmış, gençler de geriye doğru kaçmışlar. Gurubun içinde tecrübeli bir kişi olmadığı için telaşa kapılıp ortada kalmışlar. Her biri bir tarafa kaçıp dağılması gerekirken, hepsi keklik yavrusu gibi el ele tutuşarak katırların altında saklanmaya çalışmışlardı. Ben olay yerine gittiğimde çocukların parçalanmış kafasını gördüm. Kendim 7 kişiyi toprak altından çıkardım. Toprak altından çıkardığım Adem Ant, Yüksel Ürek, Mehmet Encu, Serhat Encu, Şıvan Encu, Erkan Encu ve Seyit Enç ölmeden önce elle ele tutuşmuşlardı ve toprak altında da öyle duruyorlardı. Yapılan katliam dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir. İsrail bile Filistin'e bu katliamı yapmamıştır. Yeter artık Kürt halkı kimsenin yalanını, dolanını dinlemesin. Böyle bir acı bir daha yaşanmasın ve kimse gözyaşı dökmesin." DİHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum