Beştaş: Yaşananlar endişe verici

Beştaş: Yaşananlar endişe verici

BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Paris'te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin soruşturmasında 3 ay geçmesine rağmen herhangi bir ilerlemenin olmadığını ifade etti.

ANKARA - BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, BDP Hukuk Komisyonu üyeleri Pınar Akdemir ve Sinem Coşkun cezaevlerinde yaşanan sorunlara ve 9 Ocak'ta Paris'te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin soruşturmasına ilişkin BDP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında, BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu adına konuşan Beştaş, tüm olumlu siyasi gelişmelere rağmen cezaevlerinde yaşananların endişe verici bir durum teşkil ettiğine işaret ederek, neredeyse her gün cezaevlerindeki siyasi tutsaklardan partilerine ve insan hakları örgütlerine onlarca başvuru ve hak ihlallerinin yansıdığına dikkat çekti. Beştaş, bu dönemde cezaevlerinde tarihteki en yoğun sürgünlerin yaşandığını ifade ederek, "Başta bölge cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar olmak üzere özgürlüklerinin kısıtlanması yetmezmiş gibi avukatlarına, ailelerine ve görüşçülerine ulaşması engellemek üzere en uzak ücra yerlere öğreğin Karadeniz'e, Trakya'ya, Ege'ye ve diğer çeşitli cezaevlerine hiçbir hak ve hukuka sığmayacak şekilde sürgünler yaşanmaktadır. Bu sürgünlerle birlikte özellikle yeni gelen tutsaklara yönelik çıplak arama olmak üzere türlü cinsel ve fiziksel saldırı içeren onur kırıcı muameleler yapılmaktadır" dedi.

'Yaşananlar endişe verici'

Beştaş, özellikle kadın tutsakların üstelik erkek gardiyan ve askerlerin önünde zorla soyulmasının işkencenin fiziksel ve cinsel saldırı içeren hali olduğuna dikkat çekerek, özellikle Şakran, Tekirdağ, Karataş, Çankırı, Hacılar vb cezaevlerinden yansıyan durumların endişe verici olduğunu söyledi. Beştaş, cezaevlerinde kitap sınırlaması, iletişim ve görüş yasakları gibi disiplin cezalarının keyfi bir boyuta ulaştığına işaret ederek, keyfi cezalarla birlikte davaların da açıldığını belirtti. Beştaş, cezaevinde şu an 230'u ağır 411 hasta tutsağın bulunduğunu sözlerine ekleyerek, "Ağır hasta tutsaklar adeta ölüme terk edilmektedir. En son ağır kanser hastası Şahabettin Yücer yargının ve hükümetin en yakınında, tüm girişimlere rağmen sonuç alınamamış, Ankara'da tutuklu olarak yaşamını yitirmiştir. Bu nedenle hükümetin ve bakanlığın öncelikle kendi emri altındaki idarecilerinin cezaevindeki insan onuruna yakışmayan politikasına ve uygulamalarına son vermesi gerekmektedir. Tekrar hatırlatmak üzere Kürt halkının cezaevleri hatıraları tazedir, Kürt halkı için cezaevleri her şeyden önce bir vicdan ve ahlak meselesidir" diye konuştu.

'Paris katliamında bir ilerleme yok'

Beştaş, Paris'te 3 Ocak'ta PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeden 6 gün sonra 3 Kürt kadına yönelik vahşice bir katliamın işlendiğini belirterek, 9 Ocak'tan bugüne kadar yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen tatmin edici, faillerin suçu nasıl işledikleri, arkalarında kimler olduğunu, Türkiye ve Fransa'nın bu konudaki düşünceleri konusunda delillerin paylaşılmadığını ifade etti. Beştaş, Paris'te girişimlerde bulunduğunu da hatırlatarak, şunları söyledi: "Resmi olarak yürütülen soruşturma anket diye nitelendiriliyor. Orda da gizlilik devam ediyor, dosyada kısıtlılık kararı var. Fakat Türkiye'den farklı olarak dosyayı okuma hakkı var. Onların da önemle bize söyledikleri şey, Türkiye'deki soruşturmanın çok önemli olduğuydu. Ömer Güney şu an cinayetlerle ilgili tek tutuklu. Onun Türkiye'deki bağlantıları Fransa dosyasını doğrudan etkiliyor. Türkiye'de de girişimlerde bulunduk. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma var. Biz bir dilekçe ile soruşturmaya taraf olduğumuz belirttik. Aileler bize başvuruda bulundu, vekaletnamelerini aldık. Bu soruşturma dosyasına aileleri temsilen müdahil olduğumuzu belirttik. Resmi başvuruda bulunduk. Fakat yaptığımız görüşmelerde maalesef bir ilerleme kat edilmedi."

'Cinayet mutlaka aydınlatılmalı'

Cinayetin mutlaka aydınlatılması gerektiğini vurgulayan Beştaş, şu ana kadar bir bilgi edilmemesi ve soruşturmanın ilerlememesinin yadırgadıklarını ifade etti. Beştaş, Ömer Güney'in hiçbir yerle bağlantısı olmadan kişisel bir sebeple böyle bir cinayeti yapmasının mümkün olamayacağını dile getirerek, Güney'in ifadesinde hiçbir şeyi kabul etmediğini ve suçun faili olmadığını ileri sürdüğünü söyledi. Beştaş, Türkiye'deki cumhuriyet başsavcısı Fransa'ya yazı yazdığını ve bizzat Ömer Güney'i sorgulamak istediğini de öğrendiklerini kaydederek, bu kadar uzun süre Türkiye'deki savcıların Güney'i sorgulamamasının olayın vahameti açısından asla kabul edilemeyeceğini de söyledi. Türkiye'deki savcının bir uçakla gidip sorgusunu yapabileceğini de aktaran Beştaş, bu davanın titizlikle yürütülmesi gerektiğine ve önemli olanın faillerinin ortaya çıkması olduğunu dile getirdi.

'Düzenleme asla yeterli değil'

Daha sonra gazetecilerin 4. Yargı Paketi'ne ilişkin sorularını yanıtlayan Beştaş, son dakika yapılan değişiklikle küçücük de olsa olumlu bir düzenleme olduğunu ifade ederek, şunları ifade etti: "Şu anda binlerce insan sadece bir basın açıklamasına katıldığı için, bir ortamda konuştuğu için ya da bir gösteride bulunduğu için örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktaydı. Bu son önergeyle bunun en azından olmaması gerektiği yönünde bir örgüt adına suç işlenilemeyeceğine dair bir düzenleme var. Ancak düzenleme asla yeterli değil. KCK davalarını doğrudan etkileyecek bir düzenleme değil. Gerçekten bu 312/2 silahlı örgüt üyeliğini düzenleyen TCK'nin tümüyle değiştirilmesi gerekiyor. Silahlı örgüt üyeliğinden siyasetçiler, sendikacılar, öğrenciler, avukatlar, doktorlar, tıp öğrencileri yargılanıyor. Tek bir dosyada silah da yok örgüt de yok. Burada yapılan legal çalışmaların tümü örgüt üyeliği olarak değerlendiriliyor ve mahkemeler bu yönde ceza veriyor. Eğer bu yaklaşım devam ederse milyonlarca insan örgüt üyesi olarak yargılanacak. Silahlı örgüt üyesi olma maddesinin değişmesi gerektiğini, şöyle bir cümle sorunu çözebilir. 'Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan ve şiddetle doğrudan bağı tespit edilemeyenler hakkında örgüt üyeliğinden ceza verilemez' mesele bir formülasyon bu olabilir. Böyle olursa büyük mağduriyeti kaldırır." DİHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.