Aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak!

Aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak!

İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. Böyle bir ülkede demokrasi, hukuk ve özgürlükten hala söz edebilir mi?

Prof. Dr. Selçuk Erez.
İstanbul Tabip Odası Başkanı.
Demiş ki:

İnsan olmanın gereği, savaşa, savaşlara karşı durmaktır.
Kürt sorunu savaşla, şiddetle çözülemez.

Ve Selçuk Erez hakkında barış istediği için dava açılmış (*).
Peter Preston.
İngiliz gazeteci ve yazar.
The Guardian gazetesinin yirmi yıl genel yayın yönetmenliğini yaptı. Kendisiyle kısa adı IPI olan Uluslararası Basın Enstitüsü Yürütme Kurulu’nda uzun yıllar çalıştım.
The Guardian’daki köşe yazısında demiş ki:

Bu dünya rekorunu bir kenara yazın ve dövünün:
En son kayıtlara göre, şu anda Türkiye’nin cezaevlerinde 126 gazeteci var.
Bu sayı Çin, İran ve Mısır’ın toplamından fazla.
Ve başarısız darbe girişiminden bu yana 2500 kadar Türk yazar, editör ve radyo-televizyon yayıncısı işinden oldu.
Ahmet ve Mehmet Altan, biri eski bir yayın yönetmeni ve tanınmış bir romancı, diğeri iktisatçı ve saygın bir köşe yazarı olan kardeşler, abuk sabuk suçlamalarla hapiste tutuluyorlar.
Yedi yıl önce, Çetin Altan hayattayken, Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşlı adama entelektüel cesareti için bir ödül vermişti. “Türkiye artık Çetin Altan’ı 300 kez yargılayan bir ülke değil’’ demişti Erdoğan, “Eğer eleştiriye tahammül edemezseniz ileriye gidemezsiniz.” Şimdi, Türkiye geriye gidiyor.

Aslı Erdoğan.

Hapiste.
Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılışında okunan mesajında demiş ki:

İstanbul’da bir cezaevinden, akıl hastanesiyle eski cüzzam hastanesi arasında sıkışmış, 'Kadın Tutukevi'nden sizlere, edebiyatçılara sesleniyorum.
Taşların, betonun, dikenli tellerin arasından, bir kuyudan seslenir gibi:
Burada benim ülkemde, akıl almaz bir hoyratlıkla çürümeye terk edilen “vicdan”, neredeyse alışkanlıkla, ... öldürülmeye çalışılan HAKİKAT. Nasıl başarıyor, bilmiyorum ama edebiyat her diktatörü eninde sonunda yenmeyi başarmıştır. Kendi kanımızla yazdığımız “edebiyat” - ki ben buna HAKİKAT diyorum.

​Heinrich Riethmüller.
Alman Yayıncıları Derneği Başkanı.
Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılışında sözü Türkiye’ye getirerek demiş ki:

Kelimelerin özgürlüğü bizim için bir insan hakkıdır ve pazarlığa açık değildir.

Can Dündar.
Hapis cezası var.
‘Sürgün’de yaşamaya başladı.
Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılış töreninde demiş ki:

Biz yazarlar, nereden ve kimden gelirse gelsin, kime uygulanırsa uygulansın her tür darbeye ve diktaya karşıyız.
Bizler dil, din, inanç, cinsiyet, etnisite, hiçbir ayrım gözetmeksizin düşünce ve ifade özgürlüğünden yanayız.
Ne darbelere ne de baskı rejimlerine ne savaşa tarafız.
Olmadık, olmayacağız!

Ali Bulaç.
Silivri’de 'FETÖ' üyeliği iddiasıyla tutuklu. Bulaç’ın gözaltında ifadesi alınırken bir polis kendisine hakaret edip diyor ki:

Reis’in kadrini bilmediniz Ali Bulaç, daha çok sürüneceksin!

Mehmet Bekaroğlu.
CHP milletvekili.
Silivri Cezaevi’nde yatan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Murat Aksoy, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay ve Mustafa Ünal’ı ziyaret etti, anlatılanları şöyle paylaştı:

CHP milletvekili Bekaroğlu, gazetecilerin en çok yakındıkları konunun mektup yasağı olduğunu söyledi.
“Mektup gönderemiyorlar, mektup alamıyorlar” dedi.
Bekaroğlu, “Hayatları kitap olan bu insanlara kitap da verilmiyor” diye ekledi.
Mehmet Altan’ın mahkeme dosyasını birlikte incelediklerini söyleyen Bekaroğlu, “Altan, bir üniversite hocasıdır. 17-25’in bir müdahale olduğunu anlamalıydı” gibi hukukla izah edilemeyecek ifadeler olduğunu kaydetti.
Bekaroğlu, “Hukuku katleden kararlar var” dedi.
Tedavilerle ilgili aksamaların olduğunu belirten Bekaroğlu, Ali Bulaç’ın kan şekerinin 500’ün altına düşmediğini, Bulaç ve Şahin Alpay’ın rahatsızlıkları nedeniyle sıkıntı yaşadıklarını aktardı. (**)

Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve insan haklarına ilişkin son bir not:

Aralarında Article 19, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gazetecileri Koruma Komitesi, Sansür Endeksi Komitesi ve Yazarlar Birliği PEN uluslararası şubesinin yanı sıra Britanya, ABD, Almanya, İsveç, Danimarka kollarının da bulunduğu 26 kuruluş dedi ki:

“Türkiye: İnsan haklarını ihlal eden OHAL kaldırılmalı!”

İşte böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Böyle bir ülkede demokrasi, hukuk ve özgürlükten hala söz edebilir mi?
Hayır.
Nazım Hikmet’in dediğini sakın unutmayın:

Yok öyle umutları yitirip
karanlıkta savrulmak.
Unutma:
Aynı gökyüzü altında,bir direniştir yaşamak.

HASAN CEMAL

------------------------
* 20 Ekim 2016 tarihli Cumhuriyet’te Ayşe Yıldırım’ın Neden Barış İstedin Davası başlıklı haberi.
** 20 Ekim 2016 tarihli Cumhuriyet’te İklim Öngel’in “Polisten gazeteciye: ‘SÜRÜNECEKSİN!’ başlıklı haberi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.